ANTALYA'nın tarihi Kaleiçi bölgesinde Roma döneminden Bizans, Selçuklu ve Osmanlı'ya kadar izler taşıyan Kesik Minare, sadece sahip olduğu geçmişle değil daimi konukları kedileriyle de yerli yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Anadolu'da dinler değişse bile kutsal mekanlara verilen önemi ve saygıyı göstermesi açısından önemli inanç turizmi merkezlerinden biri olan Kesik Minare, 2'nci yüzyılda hangi tanrıya ait olduğu bilinmeyen bir tapınağın üzerine kurulu. 5'nci yüzyılda kiliseye çevrilen yapı, Selçuklular Antalya fethettikten sonra camiye çevrildi. Osmanlı döneminde, 1600'lü yıllarda büyük bir tadilattan geçen cami, o yıllarda Antalya'nın en büyük camisi olması nedeniyle 'Cumaların Camisi' diye anılmaya başlandı. Camiye 'Kesik Minare' adı, 1895 yılında bütün Kaleiçi'ne yayılan bir yangında minarenin ahşap kulesinin yanmasının ardından ortaya çıkan görüntü nedeniyle halkın yatıştırdığı bir isim oldu.

Sahip olduğu öneme tezat yıllardır demir kapıların ardında bakımsız bırakılan yapı, Üç Kapılar'dan Kaleiçi'ne girip Hesapçı Sokağı takip eden yerli ve yabancı turistlerin durak noktası olurken, bugünlerde Kesik Minare'nin daimi konukları kediler ayrı bir ilgi odağı. Bazen yağışlı bir günün ardından güneşin yüzünü hemen gösterdiği Antalya'da, Kesik Minare'nin kedileri güneşin en yakıcı olduğu saatlerde ortaya çıkıyor ve tüm gün kendilerini yalayarak, güneş banyosu yapıyor. (FOTOĞRAFLI)