Özgür ALTUNCU-Özkan ARSLAN/İSTANBUL,() Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu seçim kampanyasının tanıtım toplantısının son bölümünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. İhsanoğlu'na ilk olarak bir TV programından sarf ettiği öne sürülen Türkiye, İsrail-Filistin meselesinde taraf tutmamalıdır " sözleri hatırlatıldı.

Böyle bir söz söylemediğini belirten İhsanoğlu, " Birinci olarak, taraf tutmaması meselesi Filistin'le ilgili değil. Arap ülkeleri kavgalarıyla, arap liderleri arasındaki kavgalarla ilgili söyledim. Bu konuda taraf tutmanın, bölgeye ve Türkiye'ye neler getirdiğini izah etmeye ihtiyaç var. O bakımdan bunu herhalde bir daha açıklama ihtiyacı duymuyorum" dedi.

İHSANOĞLU'NDAN FİLİSTİN TEPKİSİ
Sözlerini " Arife Bağdat tarif edilmez"diye sürdüren İhsanoğlu, İsrail'in Filistin'e yönelik son dönemde artın saldırıyla ilgili olarak da şunları söyledi: Benim 9 sene içerisinde genel sekreter olarak yaptığım, Filistin halkına yaptığım hizmet herkesin bildiği konudur. 2006 Aralık ayında, Hamas ile Fetih arasındaki ilk ateşkesi ben sağladım. Bunu uzun boylu, mekik diplomasisi icra ederek, Ramallah'da Abbas ile, Gazze'de başbakan ile, Şam'da Hamas lideriyle beraber, o üç merkez arasında mekik dokuyarak, sessizce giderek en sonunda Aralık ayının sonuna doğru ateşkes sağladık. Birbirlerini öldürüyorlardı. Bu Hamas ile Fetih arasındaki ilk ateşkes sayesinde, milli mutabakat hükümetinin kurulmasına çalışıldı. Hükümetin kuruluş merasimine Filistin dışından davet edilen tek kişi bu kardeşiniz olmuştur. Sonra, çalışmalarımız devam etmiştir. Bunlardan bazıları Gazze'ye yapılan saldırılar. Hava saldırıları, karayolundan saldırılar. Biz burada teşkilatımızın karar organlarını davet ettik. BM Güvenlik konseyi kilitlenmişti 2006'da Lübnan'ın güneyinde yapılan saldırılar neticesinde. Biz baskı yaparak güvenlik konseyinin toplanmasını sağladık ve bir ateşkes kararı çıktı. Biz Gazze'ye sayısız defalarca gittim ben. Orada çok büyük sayıda insani yardım, sağlık, barınma gıda icraaları. Bir kalp nakli, kornea nakli yapıldı ilk olarak. Bizim her yerden götürdüğümüz yardımlar sayesinde oldu. Biraz önce gördüğünüz o yaşlı hanımla olan bir fotoğraf vardı, bu Abdurabbu ailesinden 4-5 katlı evi yıkılmış bir hanımın eviydi. Ben o kadıncağızı teselli ediyordum. 77 senesinde İsrail'in gaddarca saldırı neticesinde daha önceki evleri yıkılıyor, kocası öldürülüyor. Bu sefer çocukları öldürülüyor, bütün mal-mülkü kaybediyor. Ben o kadıncağızı çadırında ziyaret ettim. Ona ve etrafındakilere yardım götürdüm. Daha sonra Kudüs'le ilgili olarak teşkilatımızın tarihinde ilk defa stratejik bir plan yaptık. Kudüslüler eşit vatandaşlık hakkına, insan haklarının tatminine yönelik imkanları yok, işgal altında. Kendi vatanlarında evlerinde yabancı olarak muamele görüyorlar. 60 seneden beri mektep bakımından, hastane bakımındna, ev barınma ihtiyacı bakımından sıkıntı içerisinde. Çünkü işgal kuvvetleri müsaade etmiyor. Biz barınma eğitim sağlık ihtiyacını gidermek için Kudüslülerle beraber, belediye reisi, valisi, Filistinle beraber, İslam kalkınma bankasını devreye sokarak, bir Kudüs kurtarma planı yaptık. Ben bunu devlet zirvelerine götürdüm ve bunlar kabul edildi, uygulanıyor şimdi. Filistin davasına yaptığım en büyük hizmetlerden birisi, Filistin'in BM ve bağlı kuruluşlarına üyeliğini sağlamaktır. UNESCO'ya tam üyelik olmuştur. Filistin devleti BM'nin bir alt organında tam üye oluyor. Güvenlik konseyinde, Filistin'in tam üye olması mümkün değildi, o zaman gözlemci üye olması lazım. Güvenlik konseyi bildiğiniz sebeplerden dolayı evet demiyordu. Bunları yapan bir insana siz nasıl diyebilirsiniz ki Filistin'e hizmet etmedi? Bana bütün bunların hepsinden en üstünü, Gazze'ye gidip birkaç defa o insanlarla temas etmek, tarihimizin 20'nci ve 21'nci yüz yılın kara lekesi olan Filistin davası, oradaki insani yaşama şartlarının altında yaşayan Gazzelilerin halini görmek ve yardımcı olmak. İkinci gururum, Mescidi Aksa'da, Hazreti peygamberimizin miraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Gerisi beni ilgilendirmez.

DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ
Türk dış politikasını nasıl bulduğu şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan İhsanoğlu,
" Bugün pilotlarınız, diplomatlarınız rehin alınıyorsa ve içeride dışarda siz hedef oluyorsanız komşularınızla herhalde bir sıkıntı vardır. Birkaç ülkede büyükelçiniz yoksa ve eski ticaret yollarınız kapatılmışsa, herhalde burada bir sıkıntı var. Gerçekten bunu gidermenin zamanının geldiğine inanıyorum. Aksi takdirde bizim dünyadaki yalnızlığımız daha da artacaktır" dedi.

TRT'YE ELEŞTİRİ
Seçimin adil şartlarda gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğiyle ilgili bir soruya da yanıt veren İhsanoğlu şunları söyledi: Dünyanın hiçbir yerinde cumhurbaşkanlığı seçimi iki ayda yapılmaz. ABD'de iki sene falan devam ediyor. Biz iki aya indiriyoruz, bu tuhaf bir şey. Mesele diyoruz ki devlet para vermesin. E peki, birileri devletin imkanlarıyla yararlanıyor? İki aday neden yararlanmasın? Ondan sonra iki ayda ancak siz evi taşırsınız. Ama bir cumhurbaşkanı iki ayda seçilir mi? Demek ki öyle düşünülmüş. Bugün gazetelerde gördüm. TRT sayın başbakanımıza, 553 dakika tahsis etmiş. Bu abdı acizlerine, bu adaya ve Selahattin beye de üç dakika falan lütfetmiş. Bu milletin gözünden kaçmıyor. Birinci sırada oturanlar hatırlar, üçüncü dördüncü sıradakiler hatırlamazlar.
80'li yıllarda, o devrin muktedirleri, apoletli olanlar, oturdular masa başında siyasi rejim kurdular. Dediler ki Turgut Sunal paşayı sağ partinin başı yapalım, bizim Necdet paşa iyi adamdır onu da sol başkanı yapalım. Rahmetli Turgut Özal çıktı ve buna meydan okudu. Biz de milletin desteğiyle bu seçimi kazanacağız.

BİLİM VURGUSU
Eğitim ve öğretmenlerle ilgili ne düşündüğü sorulan İhsanoğlu," Şimdi tabi bilim ve teknoloji konusunda benim görüşlerim bir yerde inançlarımdır. Ben fen fakültesinde yetişmiş, doktora sonrasını hep kimyada yapmış bir insanım. Onun için bilimle ilgili ilgim çok yakındadır ve teknik seviyededir. Ben bizim ülkemizin geleceğini ilmi araştırmalarda, yani biz şimdi ilmi araştırma seviyesinde ikinci ligdeyiz. Bu 20 seneden beri bu şekilde.Biz 2023'e hedef koyduk. İlk on ekonomi arasına girmek. Hepimizin çalışmamız lazım. Ama aynı şeyi bilim konusunda araştırma geliştirme konusunda aynı şeyi yapmamız lazım. İkinci ligde birinci lige girmemiz lazım. Son gördüğüm rakamlar 16-17 falandı. Bizim çıkış yolumuz budur, çünkü yoğun emek şeklinde bir siz ileri teknoloji kullanırsanız ve yeni teknolojileri keşfederseniz katma değeriniz yüksek olur. O yüzden ekonomiyle bilim ve teknoloji arasındaki karşılıklı etkileşim çok önemli. Mevkiim ne olursa olsun ona inanacağım" diye konuştu.

ELBETTE BARIŞ
Kürt sorunundaki görüşleri sorulan Ekmeleddin İhsanoğlu " Barış elbette barış. Savaş elbette hayır. Ve barışla bu işi halletme yollarını bulmamız lazım"dedi. İhsanoğlu sözlerini, " Bu barışı sağlamak için bizim çok önemli tecrübelerimiz var. Biz bin senedir beraber yaşıyoruz. Sosyal hayatlarımız örf adetlerimiz yemeklerimiz her şeyimiz. Birbirine baktığınız zaman kimin Kürt, kimin Türk olduğunu fark etmek mümkün değil. Ama dil farkı var. O dile karşı da ülkemiz hata yapmıştır. Biz her şeyi sopayla halletmeye çalışmış bir mirastan geliyoruz maalesef. İnsanları susturmak, ana dillerini konuşmamalarını sağlamak kabul edilemez bir şey.Ben yabancı bir ülkede doğdum. Benim için ana dilim, ana sütü gibi, ana dili insanın temel hakkıdır. Ana dilini konuştuğu yer vatandır. Eğer siz konuşamıyorsanız siz vatanınızda yaşamıyorsunuz. Bu olacak şey değil, çok büyük haksızlık oldu. bunun giderilmesi şarttır. Bunu nasıl yapacağız? Bu bin senelik tarihin, genlerimize işlemiş kodlarıyla, bugün insan hak ve hürriyetlerinin anayasa konması, kanunların geliştirilmesi, hedef aldığımız AB normlarını getirmektir ve bu gibi problemi meselesi olan tek ülke biz değiliz"diye sürdürdü. İhsanoğlu sözlerine şöyle devam etti: Bunları yaparken sonunda siz bunu muhakkak Meclis'e götürmeniz lazım. Parlamentonun bunu kabul etmesi lazım. Ülkede bir milli mutabakatın olması lazım. Bunu sağlamadığınız takdirde bu barış aksak bir barış olur. Doğuracağı sıkıntılar menfaatlerden daha fazla olur. Ateşkesin devam etmesi lazım. İnsanların hürriyet içerisinde istedikleri yerde yaşamaları lazım. Bunu yaparken, ülkenin toprak bütünlüğünü, hakimiyet milletindir, anayasal sisteminin korunması lazım, bayrağın birliği ve resmi dilin birliği konusunda büyük bir anlayış görüyorum. Biz bu imkanlara sahibiz. Elbette cumhurbaşkanı bunları kolaylaştırıcı rol oynaması lazım" diye sürdürdü.

TÜRKİYE'NİN DEVLET GELENEĞİ VAR
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Başbakanla uyumlu çalışıp çalışamayacağı sorulan İhsanoğlu," Türkiye 90 senelik bir devlet. Arkasında bin senelik bir mazi var. Biz devleti ilk defa idare edecek değiliz. Bu milletin her ferdinin bir tarihi müktesebatı vardır. Ben yüz devlet gezdim, dokuz senede altmış devri alem yaptık. Devlet başkanları, krallarla, başkanlarla, ABD'sinden Rusya'sına Almanyası'na kadar. Biz bu işleri ilk defa yapacak değiliz. Bu işleri yapan ilk biz değiliz. Bu sistemi biz icat etmedik. Parlamenter sistemi biz cumhuriyetle değil saltanat döneminde kabul ettik.Atatürk cumhuriyeti kurdu, milli istiklal mücadelemizin kahramanı Mustafa Kemal Paşa devleti kuruyor, başvekile devrediyor. Bizim geleneğimiz bu. Bu görevler anayasada ilgili kanunlarımız var. birisi kalkar der ki, bir parti lideri, ben bu sistemi beğenmiyorum. Bunun yerine yenisini, başkanlık rejimi daha iyidir. Gayet tabi bunun tartışılması lazım, ama bunun Meclis'te kabul edilmesi, anayasanın değiştirilmesi lazım. Siz anayasanın 104'ncü maddesine göre seçiliyorsunuz, yukarı çıkıyorsunuz ben beğenmiyorum diyorsunuz, bu olamaz, anayasanın ihlalidir. Amerikan sistemiyle bizim ülkemizin ilgisi yok. Orası ABD. Değişik devletler birleşiyor, her devletin kongresi var, devlet başkanı yetjkilerine sahip valisi var. bürokrasisi yasaması her şeyi var. Kanunları var, A ve B eyaletindeki kanunlar farklı. Federal yapının başına başkan koydular.Bizim böyle bir şeyimiz yok ki. Bizim tek devletimiz var. bazı arkadaşların söylediği gibi güçlü bir iktidar… Güçlü iktidar var işte başbakanının elinde, icrada. Cumhurbaşkanının icra yetkisi var mı acaba? Ben bilmiyorum. Ama şu da var. eğer siz seçildikten sonra, ben seçildikten sonra, meclis bu anayasayı değiştirir, yeni hükümler getirir, elbet cumhurbaşkanı onayladıktan sonra, yürürlüğe girmesinden sonra onu uygulamak mecburiyetindedir"dedi.

"SAYIN BAŞBAKANLA MÜKEMMEL BİR DOSTLUĞUM VAR"
Ekonomik görüşleri, istikrardan ne anladığı, nasıl bir yol izleyeceği sorulan İhsanoğlu, " Şüphesiz ki ekonomiyi yürüten hükümettir. Bakanlarının idaresi altında. Cumhurbaşkanının görevi nedir? Görevi yardımcı olmaktır. Milletin talepleri de meclisten gözden kaçmışsa onların dikkatine ve toplumdaki değişik aktörlerin bir araya gelip, daha uyumlu, hem devlet reisidir, hem cumhuriyetin bütünlüğünü temsil eder.Şunu ben sorunuzla ilgili olarak söylemek istiyorum. Şimdi bu seçim bir Meclis seçimi değildir, biri iktidar seçimi değildir. Vatandaşımız gidip partiye bir oy vermiyor. Üç aday var, vatandaş uygun gördüğünü seçecektir. Cumhurbaşkanı olduğu zaman mevcut hükümetle elbet çalışacaktır. Bunu düşünmek biraz, bizim didişme kültürümüzden doğan bir şeydir. Benim sayın başbakanla çok mükemmel bir dostluğum vardır belediye reisliğinden itibaren. Böyle bir meselem yoktur. Ben zaten AK Partililerden oy alacağımı biliyorum, kurucuları arasında dediler ki lütfen kabul ediniz, ben buna güveniyorum. Ben AK Partinin aleyhinde değilim ki, böyle bir şey yok. Ben AK Partinin adayının da aleyhinde değilim. Halkın bunu seçmesi lazım. Zaten biz diyoruz ki, oyunuzu istediğinizi veriniz, ama gelecek seçimde siz bildiğiniz partilere veriniz. Siz ekonomiden memnunsanız yine gidin Ak Parti'ye veriniz, bu gayet basit bir şey"dedi.

KILIÇ'IN SÖZLERİNE DESTEK
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın “Bağımsız ve tarafsız bir yargıya ihtiyaç var" sözleri hatırlatılan ve 17-24 Aralık soruşturmalarına nasıl baktığı sorulan İhsanoğlu şunları söyledi: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç beyin beyanatına imza atıyorum. Sayın Kılıç, insan hak ve hürriyetleri konusunda çok zor imtihanlarda başarılı olmuştur. Bugün de bu biraz önce okuduğunuz ifadelerine saygıyla bakıyorum ve aynen imza, sırf hemşeri olduğum için değil aynı fikirde olduğum için söylüyorum. 17-25 Mart sorunuza cevap vermek isterim. Adli vakaların siyasileştirilmemesi lazım gelir. Bir adli vaka olmuşsa, bu suçlamanın doğru olup olmadığının ispat edileceği yer mahkemedir. Memleketi ikiye bölüp savunanlar ve suçlayanlar, toz duman içinde gerçeklerin gözden kaçmasını sağlamak bence iyi bir şey değildir.
Geçen hafta Sarkozy'le ilgili Fransız adaleti sessiz derin soruşturma yapmış ve bu halka açıklandı ve adalet mecrasına yöneldi. Biz Avrupa normları diyorsak önümüzde güzel bir örnek var. Bizim adalet sistemimizin her şeye rağmen doğru karar vereceğine, yeter ki ülkede hakimler olsun.

ERMENİ SORUNU
İhsanoğlu'na gazeteci Hayko Bağdat tarafından 1915 olaylarına bakışı da soruldu. İhsanoğlu, " 1915 tarihinde olan üzücü hadiseler bizi hep üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Ben çok iyi hatırlıyorum. 70'li yıllarda öğretim üyesi olarak, dışişleri bakanlığıyla da ilişkilerim vardı. Bu iki bakanlıktaki faaliyetlerden haberdar olarak meselenin ilk safhasını biliyorum. Daha sonra diplomatlarımız öldürüldü. Devlet bunu bir vesileyle durdurabildi. Ama bu devletimiz, bugünkü hükümet meselesi falan değil. rahmetli Turgut abi, Turgut bey zamanında yine böyle bir kabardı. O zaman Turgut bey, ABD'deki Türkolaglarla bir faaliyetlerin içerisinde girdi.Olan hadiseler bizi her zaman üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Meselenin ilk safhasını biliyorum, diplomatlarımız öldürüldü. Rahmetli Turgut abi zamanında yine böyle bir kabardı. Yanlış itibarlar giderilmeye çalışıldı. Hükümetin başsağlığı mesajı doğrudur, yerindedir." şeklinde konuştu.

"ANAYASANIN DEĞİŞMEYE İHTİYACI VAR"
İhsanoğlu, Hollandalı bir gazetecinin "Anayasayı korumak istiyorsun. Cumhurbaşkanı olursanız anayasayı değiştirecek misiniz? Değiştirirseniz nasıl yapacaksınız?" sorusuna "Anayasamızın değişmeye ihtiyacı vardır. Türkiye'de parlamenter seçimin değişmesine hayır diyorum" yanıtını verdi.

VATANSEVER GENÇLERDİ
Gezi olayları ve yaşamını yitiren gençlerle ilgili de değerlendirmelerde bulunan İhsanoğlu," Bu Gezi Parkı'na ilk gün gelen gençler çok vatanperver insanlardır. Şimdi o gençlere sopa gaz yerine iletişimle yaklaşsaydı farklı olurdu. Gençlerle diyalog kurmak lazım, ötekileştirme olmaması gerekir. Ailenin reisidir cumhurbaşkanı. Falaka zamanı geçti artık.." diye konuştu.

SLOGANA ELEŞTİRİ
Ekmek için Ekmeleddin sloganının icracı bir Cumhurbaşkanını çağrıştırdığı eleştirisine yanıt veren İhsanoğlu "Cumhurbaşkanı icra makamı değil. Anayasa böyle. İcra cumhurbaşkanına karşı sorunludur. Bazı yetkileri de var mesela. Bu sefer cumhurbaşkanı halkın oylarıyla geliyor makamına. Bu da ona bir güç verecektir, siyasi güç verecektir. Bu gücü nasıl kullanacaktır? Böyle zincirleme bir reaksiyondur "dedi.

SİYASETE YABANCI DEĞİLİM..
Çok güçlü bir siyasi liderle yarışa girdiniz. Siz şimdi anketleri okuyoruz, miting de yapmayacaksınız. Kampanyanızı halka nasıl aktaracaksınız.? Siz Erdoğan'ı hangi noktalarda yakalayıp birinci turda öne geçmeyi düşünüyorsunuz? Yüzde 50'yi aşmayı nasıl sağlayacaksınız?" sorusuna yanıt veren Ekmeleddin İhsanoğlu şunları söyledi: Bu seçim çok farklı bir seçim. Yol yapmak, köprü yapmak vaadiyle seçime gelemezsiniz. Başbakanlığı namzet değilsiniz. Bunu yapanlar var. Benim siyasetle ilgili olmadığım varsayımı. Aktif siyasetin içerisinde olmadım ama her zaman çok yakınındayım. 1970'den beri siyasete girme teklifleri gelmiştir. Sonra AK parti zamanında da aynı şeyler oldu ama ben her zaman kariyeri tercih ettim. Siyasette çoğu kişiyi yakın tanırım. Siyasetin yabancısı değilim. Böyle bir imaj yürütülüyor ama böyle bir şey yok. Bu ikisini bilen bir adam bu memlekete hizmet eder.Bu benim için şaşırtıcı bir husustur. 16 Haziran'dan itibaren, adımın açıklanmasından sonra halkta bırakın benim etrafımdaki insanları, Ege'de, Akdeniz'de, Karadeniz'de insanlarda çok enteresan bir değişim talebi var. Cumhurbaşkanlığı konusunda halkın farklı bir bakış açısı var. Bu demek değildir ki sizi isteyenler hepsi sizi istiyor.Bu ortalama vatandaş yeni merkeze, sağa oy veren arkadaşlar çok büyük bir ilgi var. Salı pazarına gittiğinizde başı kapalı olsun, açık olsun, köyden gelmiş olsun hepsinin gösterdiği kelimeler aynı. Milletin içinde böyle bir teveccüh var ve ben buna güveniyorum.

SOL SEÇMEN HATIRLATMASI
Sol seçmenden ilgi görüp görmediği sorulan İhsanoğlu, " Bu tartışma bitmiştir. Alevi kardeşlerimizle ilgili de çok büyük bir destek vardır" yanıtını verdi.

(FOTOĞRAF)