BALYOZ davasında haklarında verilen 16- 20 yıl arasında değişen hapis cezaları kesinleşen, mahkeme kararıyla yüzbaşıdan amirale kadar tamamının rütbelerinin de sökülmesi kararlaştırılan amiral ve subayların eşleri 'Sessiz çığlık' adını verdikleri protesto eylemlerini sürdürdü.
Her cumartesi günü olduğu gibi yine Gölcük Değirmendere'deki Atatürk Anıtı önünde bir araya gelen komutan ve subayların eş ve yakınları, onların suçsuz olduklarına inandıklarını ve onları beklemeye devam edeceklerini söyledi. Bir tutuklu eşi, bazı yayın organlarının kendilerinin 'Marjinal' olarak gösterildiğini belirkerek, "Biz marjinal değil, herkes gibi sıradan insanlarız" dedi. 
"DENİZ ER' ÜMİT METİN'İN EŞİYİM"
Gölcük'te 2 hafta önce düzenlenen 'Sessiz çığlık' buluşmasında, mahkeme kararıyla eşlerinin sökülen rütselerini önce buradaki Atatürk Anıtı'na, daha geçtiğimiz hafta pazar günü de Ankara'da Anıtkabir'e bırakan tutukku amiral ve subayların eşleri, bugün Değirmendere'deki Atatürk Anıtı önünde bir araya geldi. sayıları 50'yi geçen tutuklu yakınları,  onların fotoğraflarının bulunduğu pankartlar taşıdı.
Herhangi bir sloganın atılmadığı Sessiz Çığlık buluşmasında tutuklu yakınları adına konuşan, mahkeme kararına kadar 'Deniz Kurmay Kıdemli Albay' olan ancak rütbesi söküldüğü için şimdi 'Er' olarak görünen Ümit Metin'in eşi Berna Metin duygularını dile getirdi. Berna Metin, "Deniz Er Ümit Metin’in eşiyim. Balyoz davasından 16 yıl cezası onandı. 2.5 yıldır Hadımköy Cezaevi’nde yatmakta. Biz buradayız" dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
"EŞİM VE DİĞERLERİNE İNANCIM SONSUZ"
"Yargıtay’dan beklentimiz büyüktü. Hatta son hafta burada özgürlük balonları uçurduk ve ben dedim ki; 'Haftaya eşimle birlikte geleceğim. Eşimle birlikte sessiz çığlık yapacağız.' Ama kısmet olmadı. Biz onu burada yapacağız , onlar gelene kadar biz kendilerini bekliyoruz. Çünkü biz haklıyız.  Onlar suçsuz. Onlar vatanı milleti devleti için çalışan insanlar. Benim eşim ve diğerlerine inancımız sonsuz.  Buna ve bize inananlar da çok. Mesela bu hafta Hastal'da  Kara Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin nikahı vardı. O gelin ona öyle inanıyordu ki, eşinin suçsuzluğuna. Nikahtaki 'Evet' deyişi sırasında gözlerindeki ışığı ben ömrümün sonuna kadar unutamayacağım. Bunun, Ergenekon ve Balyoz'un yalan bi dava olduğunu herkes biliyor. O çocuk orda 16 yıl yediği halde o kızcağız 'Evet' dedi gözleri gülerek.  Ve o kızın gözlerindeki ışığı ben ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Biz buradayız, sonuna kadar da, onlar gelene kadar da burada olmaya, her cumartesi buluşmaya devam edeceğiz. Bu arada basında bir takım şeyler çıkıyor. Bize 'marjinal' deniyor. Biz marjinal falan değiliz. Biz herkes gibiyiz, gayet sıradan vatandaşlarız. Eşlerimiz tutuklanmadan önce de öyleydik. Son derece sakin hayat yaşayan insanlardık. Hala aynı şekilde, inancımızla onları beklemeye devam ediyoruz."
Buluşma sırasında Hüseyin Kırca adlı bir emekli astsubay da kardeşleri ve kendisiyle  beraber çalışmış olanların, yaptığı görev kadar ömrümün sonuna kadar burada olacağına dair söz vererek destek verdi. Eyleme kıtalanlar daha sonra dağıldı.