NEVŞEHİR’de bir araya gelen yaklaşık 50 sivil toplum örgütü tarafından oluşturulan Milli İrade Platformu tarafından yapılan basın açıklamasında, tüm demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargının meşruiyetini ve gücünü halktan aldığı belirtilerek, halka dayanmayan tüm vesayet sistemlerinin kabul edilemez olduğu belirtildi.
Aralarında Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Memur Sen Nevşehir Temsilciliği ve Muhtarlar Derneği’nin de yer aldığı sivil toplum örgütleri tarafından oluşturulan Milli İrade Platformu tarafından basın açıklaması yapıldı.
Milli İrade Platformu adına hazırlanan ortak bildiri Memur Sen İl Temsilcisi Mustafa Özdemir tarafından okundu. Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğu dile getirilerek, “ Bugün yaşadığımız sıkıntıların demokrasi ve hukuk kültüründeki bazı eksikliklerden kaynaklandığına inanıyoruz. Yaşamakta olduğumuz bu sıkıntıların yine demokrasi ve hukuk içerisinde aşılacağına inancımız sonsuzdur. Devletimizin kanunla kurulmuş tüm kurumlarının toptan yıpratılmasını doğru bulmuyoruz. Devlet kurumları içerisinde görevini yapmayan aksatan suistimal eden ya da devlete bağlı olması gerekirken başka güç odaklarına bağlı hareket eden kim ya da kimler varsa bunlar hukuk içerisinde ayıklanmalıdır. Halka dayanmayan tüm vesayet sistemlerini reddediyoruz. Bu vesayet sistemleri ister yargıdan, ister medyadan ister bürokrasiden ister güvenlik ve emniyet güçlerinden isterse farklı grup ve cemaatten gelsin isterse devletin herhangi bir kurumundan gelsin bunları asla kabul etmiyoruz” denildi.
DAVALARIN TEKRAR GÖRÜŞÜLMESİ RAHATSIZLIĞI
AK Parti yöneticilerine de seslenilen basın açıklamasında, son günlerde bazı tarihi davaların tekrar görüşüleceğinin konuşulmaya başlandığını ve bunun da toplumda rahatsızlık oluşturduğu vurgulandı. Ortak basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “İktidar partisinin görevi halktan aldığı bu yetkiyi başka hiçbir kurum kuruluş organizasyon kişi ya da mahfillere devretmeden kullanması ve seçim zamanlarında milli iradenin asıl sahibi olan halka hesap vermesidir. Bu gün geldiğimiz süreçte bazı tarihi davaların tekrar görüleceği konuşulmaktadır. Bu durum toplumda rahatsızlık oluşturmaktadır. Mevcut siyasi iktidara ister oy versin isterse vermesin hiç kimse hak etmediği bir muamele ile karşı karşıya bırakılmamalıdır. Demokrasiye ve milli iradeye en çok bağlı kalması gerekenler siyasi parti teşkilatları ve siyasi parti genel başkanlarıdır. Maalesef üzülerek müşahede etmekteyiz ki bazı siyasi parti liderleri demokrasinin milli iradenin yanında olmaları gerekirken cumhuriyet tarihi boyunca alışkanlık haline geldiği gibi iktidardaki siyasi partiye darbe yapıldığında muhalefetteki siyasi partiler demokrasi dışı güçlerin karşısında dürüstçe duramamaktadırlar. Ya sessiz kalıyorlar ya da bu güçlerle demokrasi ye ve milli iradeye karşı mücadele ediyorlar. Tüm siyasi parti liderlerini 1991 Ağustosu'nda tankların üzerine çıkarak darbecilere meydan okuyan Boris Yeltsin kadar cesaretli olmaya davet ediyoruz.”
'EGEMEN GÜÇLER BU MİLLETİN YAKASINDAN DÜŞÜN'
Dünyayı yönetmeye talip egemen güçlere de seslenildiği açıklamada, Müslümanlar ülkelere yönelik insanlık dışı çabalardan uzak durmaları temennisinde bulunuldu. Açıklama şöyle devam etti:
“Dünyayı yönetmeye talip dünyanın egemen güçlerine sesleniyoruz. Ülkemizdeki darbelerin şöyle ya da böyle içinde oldunuz. Bu topraklarda operasyonlar yaptınız. Tüm dünyadaki Müslüman ülkelerde yaptığınız gibi. Yeter artık bu millet sizin türlü oyunlarınızı ezberledi. Düşün bu milletin yakasından. Ülkemizi bize bırakın. Zamanınızı paranızı insanlığın faydasına harcayın. Milyonlarca dolar harcayarak demokratik ülkelerde darbe planları hazırlayacağınıza Suriye’de, Arakan'da, Doğu Türkistan’da, Filistin’de insanlık katlediliyor. Lütfedin dünyada insanlık ölmesin.”
'DARBENİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ'
Sendika ve dernek yöneticinin hazır bulunduğu basın açıklamasında daha sonra darbe konusunda da görüş bildirildi. Açıklamada şöyle denildi:
“Darbe heveslilerine sesleniyoruz. Bu ülke 1'inci Meşrutiyet'ten bu yana yaklaşık 140 yıldır demokrasi mücadelesi vermektedir. Güç ve iktidar heveslileri her 10 yılda bir milleti ve devleti hizaya getirmek için iç ve dış mihraklarla işbirliği içerisinde darbe yaparak demokrasiyi katletmişlerdir. Darbe kimden ve nerden gelirse gelsin büyüğüne küçüğüne postuna dostuna her türlüsüne karşıyız. Bu millet artık uyandı demokrasisine de iradesine de sahip çıkıyor. Dost darbenin mimarlarına sesleniyoruz. Bu ülke hepimizin. Bu gemi batarsa gidecek yerimiz yok. Birlikte inşa etmeye çalıştığımız ülkemizin her taşında hepimizin emeği var. Ülkemizi ve kazanımlarımız heba etmeyelim. İrademizi ve milli menfaatlerimizi hiçbir ülkenin çıkarına tercih etmeyelim.”
Türkiye’nin son 10 yılda elde ettiği kazanımların asla görmezden gelinemeyeceğinin altının çizildiği açıklamada, bu kazanımları geri götürme girişimlerine karşı asla izin verilmeyeceği vurgulandı.
'SİVİL ANAYASA İSTİYORUZ'
STK temsilcileri siyasi partilere ise şöyle seslendi:
“Tüm siyasi partilere sesleniyoruz. 12 Eylül 2010 referandumu öncesi yine ilimizde faaliyet gösteren 50 STK ile Anayasa değişikliği referandumu için 'Evet' çalışması yapmıştık. Yaptığımız açıklamalarda yetmez ama evet demiştik. 13 Eylül 2010’dan itibaren yeni anaysa taleplerimiz ile meydanlarda olacağımızı deklare etmiştik. 2010 yılından bu güne kadar yaklaşık 4 yıl geçmesine rağmen yeni çağdaş demokratik sivil bir Anayasa yapılamamıştır. Bu sorumluluk başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerdedir. Tüm siyasi partilere çağrımız ülkemizin geleceği için sivil bir anayasa istiyoruz.”