YARSAV tarafından Tarabya'da bir otelde düzenlenen 'Kuvvetler Ayrımı, Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Yüksek Kurulları' Uluslararası Sempozyumuna katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'a yönelik sert göndermelerde bulunan Kılıçdaroğlu, " Düne kadar bir diktatörden söz ediyorduk. Şimdi bir sahtekar diktatörden söz ediyorum. Sahtekarlık yapıyor. Doğrudan anketlere müdahale ediyor. Talimat veriyor. Bu sahtekarlıktır. Ben sahtekar diktatörlerin Türkiye'yi yönetmesini içime sindiremiyorum" dedi. "BU MÜCADELEYİ BERABER YAPACAĞIZ" Başbakan Erdoğan'ın milletin yakasından düşmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: " Bana görev düşüyor, ben bu görevi yapıyorum. Medyaya görev düşüyor. Daha cesur olmalı. Savcılar beraber hareket etmeli. Bölünmemeli. Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını hep beraber savunmalıyız. Yolsuzluk sadece beni ilgilendirmiyor. Bu ülkenin her yurttaşını ilgilendiriyor. Ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü ve demokrasiye ihtiyacı var. Bu mücadeleyi beraber yapacağız. Yapmak zorundayız." "DEMOKRASİYİ GELİŞTİRMEYE ÇALIŞAN HİÇBİR ÜLKE YASAKLARA SIĞINMAMIŞTIR." İnternet sansür iddiaları ve bürokratların görevden alınmasıyla ilgili düzenlemeye ilişkin bir soruya yanıt veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu," Demokrasiyi geliştirmeye çalışan hiçbir ülke yasaklara sığınmamıştır. İnternet yasağı 21. Yüzyılda doğru değildi. Neyi sınırlayacaksınız ? İstedikleri kadar sınır getirsinler, insanlar bu yasağı kıracaklardır. AKP korkuyor. Bazı bilgilerin kamuoyuna yansımasını istemiyor. Yasalarla hiçbir yasak, sürekli kılınmamıştır. Kenan Evren denedi. Olmadı. 12 Mart'ta denendi, olmadı. Şimdi apoletsiz bir diktatör, bu yasakları getirmek istiyor. Bu da olmayacak" diye konuştu. YENİDEN YARGILAMA VE ÖYM'LER Yeniden yargılamayla ilgili düzenleme konusunda gelinen aşamayı soran bir haberciye de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Kanun teklifini verdik. O mahkemelerde haksızlık yapıldığını söylemeleri gerekmiyor. Onun gereğini yapmalılar" dedi. Kılıçdaroğlu bu konudaki değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını defalarca istedik. En son açıkladığımız özgürlük ve demokrasi bildirgesinde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ve bu mahkemelerde görülen yargılamaların normal mahkemelerde yeniden görüşülmesini istedik. AKP bizim bu talebimizi uygun gördü. Sayın Başbakan, 'biz de özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını istiyoruz' dedi. 'Davalar yeniden açılmalı' dedi. Hiç bir sorunumuz yok. İsterlerse getiririz. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmış oluruz. İki yüzlü davranmıyoruz. İlk söyleyen biziz. Getirsinler, kaldıralım. Bu mahkemelerde görülen davalar normal mahkemelerde görülsün mü görülsün. İlk söyleyen kim ? Biziz. Getirsinler yapalım. " "BAŞBAKAN'IN O KOLTUKTA OTURMAMASI LAZIM" Anketlere müdahale iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: " Anketlere öteden beri güven duymuyorduk. Bir ülkenin Başbakan'ı doğrudan medyaya müdahale ediyor. Bir ülkenin Başbakan'ı, doğrudan anket sonuçlarına müdahale ediyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın o koltukta oturmaması lazım. Hala o koltukta oturuyorsa emin olun yüzsüzlüğünden oturuyordur. İnsan biraz utanır ya. Daha düne kadar 'bu ülkede medya bağımsızdır' diyordu. Medyaya doğrudan müdahale ettiği ortaya çıktı. Daha düne kadar 'biz medyaya karışmıyoruz, gazeteciler hapiste yoktur' diyordu. Gazeteciler hapiste. Medya havuzu oluşturduğunu gördük. Oğlu bu işte. Kendisi bu işte. Bakanları bu işte. Rüşvet her taraflarından fışkırıyor. Ağızlarından dolarlar fışkırıyor bunların. Bu Başbakan bu koltukta oturamaz. Ahlaksızlığı bu toplumda egemen kılmaya çalışan bir Başbakan, o koltukta oturamaz. Türkiye'nin temiz siyasete ihtiyacı var. Türkiye'nin medyaya müdahaleye değil, medyanın eleştirilerine ihtiyaç duyduğu bir politikaya ihtiyaç var. Getirdiği kural nedir ? 'Beni eleştirmeyeceksiniz, bana dokunmayacaksınız. Benim isteğimi yapacaksınız.' Benim istediğim şekilde anket sonuçları çıkmazsa 'oraya müdahale edin. O partiden kesin, buraya ilave edin.' Sürekli yalan söyleyen kişiden başbakan olmaz. Yalancılığını sadece biz söylemiyoruz. Artık AB'nin büyükelçileri de başbakanın yalan söylediğini defalarca ifade ettiler." CUMHURBAŞKANI'NA ANAYASA HATIRLATMASI "İnternet düzenlemesiyle ilgili yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmesini bekliyor musunuz" sorusuna da yanıt veren CHP Genel Başkanı şunları söyledi: "Sayın Cumhurbaşkanının özgürlükten ve demokrasiden yana tavır koyması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlığı başka bir anlamdadır. 'Anasaya aykırı düzenlemeler gelir, ben bunları onaylarım' demek Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratır. Cumhurbaşkanı Anayasaya sadakat yemini içmiştir. Onun gereğini yapmak zorundadır. Yasakları savunamaz bir ülkenin Cumhurbaşkanı. Özgürlükleri kısıtlayan yasal düzenlemeleri savunamaz bir Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı, onun bağımsızlığını Anayasadan aldığı konumunu sayın Cumhurbaşkanının unutmaması gerekir. " GAZETECİYE SINIRDIŞI İDDİASI Bir gazetecinin attığı Tweet yüzünden sınır dışı edildiği iddialarına değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Bir politikacının en çok eleştiriye ihtiyacı vardır, pof poflanmaya değil. Eleştiriden ders almayan bir politikacı, ülkeyi sağlıklı yönetemez. Medya sorularını halk adına sorar. Medya çalışanları çıkar peşinde değillerdir. Onlar demokrasiyi, özgürlüğü savunurlar. Sayın Başbakan'ın beğenmediği bir tweet yüzünden bir gazeteci ülkeden çıkarılıyorsa; bu o gazetecinin cesur olduğunu gösterir. Onu yurtdışına çıkaran siyasetin de korkak olduğunu gösterir. Onu yurtdışına gönderdiğiniz zaman, ordan tweet atmayacak mı ? Yine atacak. İnsanlar okumayacak mı ? Yine okuyacak. Gazeteciyi hapse atmasınız da sorun çözülmez. Sorun önce insanların kafasında çözülecek. 'Ben demokrasiyi, özgürlüğü savunuyorum' diyecek bir ülkenin başbakanı. Her türlü düşüncenin özgürce dile getirildiği bir ülkenin başbakanıyım demeli.Hayır 'ben kısıtlamaları, baskıları getireceğim. Anket sonuçlarına müdahale edeceğim. Gazetecileri yurtdışına göndereceğim. Haber yapan televizyonlara müdahale edeceğim. Kendi yandaşım televizyonlar oluşturacağım. Ortak havuz oluşturacağım. İş adamlarına önce ihale vereceğim. Sonra onlara sarma salacağım, Kendime uygun bir medya ordusu oluşturacağım.' Bu olmaz. Bakın az önce burada çok saygın yargıçlar, pek çok önemli olaya vurgu yaptılar. Soruşturma aşamasında bir savcının yerinin değiştirilmesi, Yargıya müdahaledir dediler. Bizim ülkemizde oldu mu ? Oldu. 'Savcının emrindeki polisin yürütme organı tarafından görevden alınması yargıya müdahaledir' dediler. Bizim ülkemizde oldu mu? Oldu. Ayrıca bizim ülkemizde bir şey daha oldu. Yargının kararının yürütme organı uygulamadı. Talimat verdi 'uygulamayacaksınız' diye. Hangi demokrasiden söz ediyoruz. "