DİYARBAKIR Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, 'Kadına şiddet' konulu seminere katılan Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili'ye, Paris'te 3 PKK'lı kadının öldürülmesini hatırlatı. Büyükelçi Bili, "Sayın belediye başkanım mesajınızı aldım. Şüphesiz ki bu Fransa'da bu cinayeti açıklamak istiyoruz. Biz de sizler kadar bu cinayeti açıklamak istiyoruz" dedi.
Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği tarafından düzenlenen 'Kadına yönelik şiddet Fransız Türk' semineri Diyarbakır Dedeman Otel'de başladı. İki gün sürecek seminerin açılışına Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Cumhuriyet Savcısı İlker Çetin, Fransa ve Türkiye'den kadın siil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Baydemir, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda deneyimlerin aktarılacağı sempozyumun Diyarbakır'da düzenlenmiş olmasından mutluluk duyduğunu söyledi. Baydemir, şöyle dedi:
"Modern farklı, eğitim seviyesi yüksek olan ve yoksul, eğitim olanaklarına az kavuşmuş olan toplumlarda, kentlerde, kırda kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık maalesef var, var olmaya da devam ediyor."
BAYDEMİR: PARİS'İN GÖBEĞİNDE ÜÇ KADIN KATLEDİLDİ
Baydemir, belediye olarak kadın ve erkeğin toplumsal statü içerisinde de eşitliğini ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönünde yaptıkları çalışmaları anlattı. Baydemir, bu coğrafyada 30 yıldan bu yana neredeyse en üst düzeyde kadına şiddetin kamu eliyle uyugulandığını ileri sürerek, PKK'lı Sakin Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ın bu yılın başlarında Paris'te öldürülmesini gündeme getirdi. Baydemir, şöyle dedi:
"Sadece bu coğrafya da kamu eliyle şiddet uzanmıyor. Paris'in göbeğinde de politik kimliklerinden dolayı 3 kadın diplomat hunharca katledildi. Dünyanın pek çok yerinde kadın yönelik şiddet hala var. Bugün Suriye'de de sırf kadın kimliğinden dolayı nerdeyse her iki tarafın şiddetine maruz kalan kadınların hayatlarını, trajedilerini hep birlikte izlemeye devam ediyoruz. Bütün bunlar nasıl ortadan kalkacaktır? Ciddiyetle ele alan bir toplumsal cinsiyet eğitimine ihtiyaç var. Cinsiyet özgürlükçü bir eğitim sistemine ihtiyaç var. İdari ve kamu tedbirlerinin çok ciddiyetle bir kez daha gözden geçirilmesine ihtiyaç var. Bugün çeşitli mekanizmalara baş vurup sonuç almadan yaşamlarını yitiren kadınların olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddete toplumun kamu başta olmak üzere hiçbir kesimin masum olmadığının kanaatindeyim. Kadına yönelik ayrımcılığın ortadan kalkabilmesi için, kadının mutlak suretle ekonomik özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Ekonomik özgürlüğün olmadığı bir aile yaşantısı içerisinde kadının erkekle eşit statüde olmasını beklememek gerekir diye düşünüyorum. Ekonomik özgürlüğü olan kadın şiddete maruz kaldığı zaman çok daha emin adımlarla direnmesini bilecektir. Kadına yönelik şiddetin mutlak suretle cezalandırılması hafifletici hiçbir unsurun bulmaması gerekir. Tam tersine eş, kardeş, aşk veya töre ağırlaştırılmış cezalarla karşılaşması gerekiyor. Politik cinayetlere maruz kalan kadınlarında bu cinayetlerinin aydınlığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Bu cinayetlerin biran önce aydınlatılması karanlıktan çıkarılması kadının bundan sonraki sosyal yaşamında, siyasal yaşamında daha emin ve daha güven içerisinde ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırması sürecinde de çok önemli katkısı olacağını düşünüyorum."
SAVCI: DEVLETLERE ÖDEVLER YÜKLENMİŞTİR
Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı İlker Çetin, devletlerin önemli görevlerinden birisin şiddetin önlenmesini olduğunu söyledi. Çetin, devletlerin bu amaçla çıkardıkları yasalarla, iç düzenlemelerle kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik tedbirler alırken, uluslararası düzenlemelerle bu sorunlara yönelik olarak devletlere bir takım ödevler yüklendiğini söyledi. Savcı İlker Çetin şöyle dedi:
"Dünyadaki değişen değer yargıları ve insan hakları alanındaki gelişmelere paralel olarak uluslararası hukukta aile içi şiddetin önlenmesine yönelik önemli adımlar atılmıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ülkemizde de önemli adımlar atılmıştır. Yasama organı gerek yasal, gerekse anayasal düzenlemelerle uluslararası hukukla paralel bir şekilde bu alanda ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapmıştır. Bu düzenlemelerin bir kısmı kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik önlemleler diğer kısmı ise kadınlara karşı şiddet eğilimlerine uygulanacak cezai nitelikteki yaptırımlardır. Ancak kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin yanında bu düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması da önem arz etmektedir.
Bunun içinde basından, STK'lara, kamu, kurum ve kuruluşlara kadar toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumlulukları olmaktadır. Bu sorumluluk aynı zamanda insan olmanın gereğidir."
BÜYÜKELÇİ: BELEDİYE BAŞKANIM MESAJINIZI ALDIM
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili, konuşmasını Türkçe ve Fransızca olarak yaptı. Büyükelçi Bili, Baydemir'in konuşması sırasında Paris'te 3 kadının öldürülmesini gündemi getirdiğini hatırlatırken "Sayın belediye başkanım mesajınızı aldım. Şüphesiz ki bu Fransa'da bu cinayeti açıklamak istiyoruz. Bizde sizler kadar bu cinayeti açıklamak istiyoruz" dedi.
Seminerin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Büyükelçi Bili, kadına yönelik şiddetin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını belirterek, "Bizde Fransa'da bu tür durumları yaşıyoruz. Özellikle Fransa'da 3 günde 1 kadın onun eşi veya hayat arkadaşı tarafından öldürülüyor. Zamanla biz de özel programlar ve yasalar geliştiriyoruz. Fransa'da adalet sistemleri, örgütler ve belediyeler birlikte çalışıyor. Bu tecrübeyi buraya getirmek istedik. Diyarbakır, Ren şehriyle birlikte çalışıyor. Burada genel bir seminer yapmak istedik bütün bu aktörleri bir araya getirerek fikir alışverişi yapmak istedik." 
Seminer sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in Paris'te geçen Ocak ayında 3 kadını öldürenlerin hala yakalanmaması ve olayın aydınlatılmaması hatırlatılınca Fransa Büyükelçisi Bili, şöyle dedi:
"Tabii ki Fransa'da herkes bu cinayeti açıklamak istiyor. Bu sorgulama ve araştırma devam ediyor. Maalesef belli bir sonuç yok. Bizde bir atasözü var; Özlü adalet, adalet değil bundan dolayı belki yavaş gidiyor. Ama sonuna kadar gideceğiz. Çok hızlı olursa belki iyi olmayacak ama sonunda açıklayacağız bu konuyu."
Gazetecilerin, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesiyle ilgili Fransa'nın karşı eleştirileri vardı. Şuanda Türkiye'nin önünde bir engel görüyormusunuz?" sorusu üzerine Büyükelçi Bili, "Bildiğiniz gibi seçimlerimizden sonra bu konuyla ilgili durum çok değişti. Tekrar normal süreç ve müzakere süreci başladı. Şimdi bu konu hakkında normalleşme oldu. Fransa artık bir engel değil. Tam tersi Haziran ve Temmuz'da Fransa çok yardımcı oldu" dedi. Bili, bir soru üzerine Türkiye'de bir çözüm sürecini yakından izlediklerini ifade ederek şöyle konuştu:
"Süreci tabii ki yakından takip ediyoruz. Çok önemli bir süreç başladı. Şiddet bir çözüm değil. Bundan dolayı umutluyuz. İnşallah bu süreç sonuna kadar gidecek. Çünkü hem Türkiye, hem de Güneydoğu için çok faydalı bir gelişme olabilir. Mesela bizim Fransa olarak işadamları buraya az geliyorlar. Çünkü bu şiddet ortamı içerisinde kimse yatırım yapmak istemiyor. Kültür faileyetleri az yapılıyor Diyarbakır'da. Çünkü bu şiddet çerçevesinde kimse buraya gelmek istemiyor. Bundan dolayı çok farklı bir hava var bugünlerde. Biz bu süreci yüzde yüz destek veriyoruz ve inşallah başarılı olacak."
Türkiye'deki siyasi liderlerin sürece yaklaşımını nasıl değerlendirdiği sorulan Bili, "Ben Türk vatandaşı değilim ama genel olarak siyasetçiler, siyaset yapıyor. Bu doğal bir şey. Siyasetçiler siyaset yapabilir ama bu siyaseti yaparken de barış getirirsek iyi olur" dedi.