SAMSUN’un merkez Atakum İlçesi’nde oturan Sevim-Ekrem Çoban çifti, ömürlerinin yarısını, doğuştan omuriliğin kese şeklinde dışa doğru çıkması olarak nitelendirilen 'Meningomyelosel hastalığı' bulunan 24 yaşındaki engelli çocukları Erdem Çoban'a adadı. Oğlunu sırtında taşıyan babası 54 yaşındaki Ekrem Çoban, "Erdem'e 6 ay ömür biçmişlerdi. Bıkmadık, yılmadık ve çok şükür bu günlere kadar gelebildik" dedi.
Ev kadını 47 yaşındaki Sevim Çoban ile emekli polis memuru Ekrem Çoban çifti, bedensel engelli çocukları Erdem Çoban ile birlikte hayatın zorluklarına karşı koyuyor. Zaman zaman oğlunu sırtında taşımak zorunda kalan Ekrem Çoban, doğuştan 'Meningomyelosel' hastalığı teşhisi konulan ve tekerlekli sandalyede yaşayan 24 yaşındaki Erdem Çoban'a doktorların ilk doğduğunda 6 ay ömür biçtiğini anlattı. Ekrem Çoban, "Her şeye rağmen bıkmadık, yılmadık. Yeri geldi paramız olmadı. Ama eşimle birlikte hastanelere düştükçe daha da kenetlendik" dedi.
Çocuklarının 1 Nisan 1990 tarihinde İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde dünyaya geldiğini ifade eden Ekrem Çoban, şöyle konuştu:
"Doğum öncesinde yaptırdığımız kontrollerde Erdem’de bir sıkıntı olduğu kimse tarafından anlaşılamadı. Herkes sağlıklı olduğu yönünde bilgiler veriyordu. Erdem doğduktan sonra doktorumuz bana, 'Oğlun yürüyemeyecek, belden aşağısını hissetmeyecek' dedi. İlk zamanlarda Erdem’in hastalığını kabullenemedik. Ama gün geçtikçe alıştık ve bu durumla mücadele etmeye karar verdik. Paramızın olmadığı zamanlar da oldu, iş yerinden izin alamadığımız zamanlar da oldu. Hayat devam etti ve Erdem şimdi 24 yaşında. Halen hastanelerdeyiz, gidip geliyoruz. Allah kimseyi çocuğuyla sınamasın."
Sevim Çoban hamileliğinin 6’ncı ayından sonrasının sorunlu geçtiğini, her gün kontrol edilmesine rağmen oğlunun rahatsızlığının fark edilmediğini söyledi. Çocuklarındaki engelin doğumdan sonra anlaşıldığını vurgulayan Sevim Çoban, şöyle konuştu:
"Çocuğumu 3 gün göremedim. Herkesin çocuğu getiriliyor ama benimki getirilmiyordu. Eşimi ağlarken gördüm. Nedenini sorduğumda mutluluktan olduğunu söylüyordu. Halbuki öyle değilmiş. Erdem 10’un üzerinde ameliyat geçirdi. Biz bu hastalığı bulunan çocukların yaşamayacağını söylediler. Biz de bu korkuyla ameliyatlara girdik. Ama Allah’a şükürler olsun ki bu günlere kadar gelebildik." 
Engelli çocukları olan ailelerin mutlaka psikolojik destek almaları gerektiğini söyleyen Sevim Çoban, insanların bilmediği bir hastalıkla mücadele etmesinin kolay olmadığını bu nedenle bocaladıklarını vurgulayarak, "Erdem cam fanus içerisindeyken sanki biz de fanus içerisindeydik. Erdem’in engelli olduğunu ilk öğrendiği an hala aklımda. Eşimin tayini nedeniyle Diyarbakır’a gitmiştik. Orada küçük bir çocuk vardı ve ayaklarını yere basabiliyordu. Erdem bana, ‘Anne ben büyüyünce mi yürüyeceğim?’ diye sordu. Ben de boşta bulunup, kendisine asla yürüyemeyeceğini söyledim. O an Erdem’in yüzündeki ifade dün gibi karşıma geliyor" diye konuştu. Engelli yaşamanın zorlukları olduğunu söyleyen Erdem Çoban ise, şöyle dedi:
"Özellikle akülü arabamla giderken kaldırıma çıkmam gereken zamanlar oluyor. Ama kaldırım kenarlarının yüksek oluşu nedeniyle ne çıkabiliyor, ne de inebiliyoruz. Yanınızda anne, baba ya da bir arkadaşınız yoksa işiniz zor. Bunlar yapılırken yetkililerin çalışmaları denetlemesi gerekiyor. Dışarıda insanların bizlere acıyarak bakmalarını istemiyoruz. Her insan gibi konuşabiliyoruz. Konuşamayan arkadaşlarımız da el kol hareketleriyle dertlerini anlatabiliyor. Bir insanın bir başkasına bağımlı yaşaması zor. Bu anne baba da olsa. Ne olursa olsun hayat tüm zorluklara, engellere rağmen güzel. Ne olursa olsun hayat yaşamaya değer."