AK Parti İzmir Milletvekili ve eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Siyaset Akademisi’nde konuştu, Türkiye'yi seven hiç kimsenin Atatürk'e saygısızlık yapmayacağını vurguladı. Günay, “Sadece vatan hainleri Atatürk'e saygısızlık yapar. Millete karşı çıkan her hareket sonunda cezasını çekmiştir. Atatürk'e dil uzatanın Allah dilini koparsın” dedi.
Aydın Üniversitesi’nin İzmir’de düzenlediği Siyaset Akademisi toplantısında yaptığı konuşmada, Ertuğrul Günay, Türkiye'nin önemli seçimlerin arifesinde bulunduğunu, yerel seçimlerin gelecek seçimlerle ilgili işaretler verecek önemde olduğunu anlattı. Türkiye'nin 1946 yılından bu yana yapılan genel seçimler arasında son üç genel seçimin farklı bir özelliği bulunduğunu belirten Günay, “Son üç genel seçimde bir siyasi parti ilk defa oylarını artırmaya devam ederek başarısını sürdürüyor. Bu, Türkiye siyasi tarihinde ve dünyada da az görülen örneklerden” dedi.
Oy kullanan insanların eğilimleri de değerlendiren Günay, “Halk, iki temel faktörü çok önemsedi oy kullanırken. Birincisi halk kendine yakın siyasi hareket aradı. Dokunma mesafesinde, kendine inancına saygılı, kendi aidiyet duygularına ve kimliğine saygılı bir siyasi hareket aradı ve kendi hayatını bütünüyle ileri götürecek vaadi ve projesi olan ve buna milleti inandıran bir siyasi hareket aradı. Halka yakın ve halkın ekonomik ve demokratik hayatını ileri götürecek siyasi hareket aradı. 1946'dan bu yana baktığınızda halkın demokratikleşme iddiasının yanında durduğunu görüyorsunuz. Demokratikleşmeye yönelik çabalar, insan yerine konma anlamına geliyor. Demokrasi, halkın yurttaş yerine konulduğu sistemin adı. İnsanların kendi ayağına gelmesi önem taşıyor. Türkiye siyasi tarihinde 70 yılla ilgili ilk tespitim, halk demokrasinin ve gelişme vaadinin yanında oldu. Üçüncü önemli olan ise dayanışmacı olmak. Sosyal devlet dendiğinde, devletin muhtaca yardım etmesi. Türkiye'de, demokratikleşme, gelişme ve toplumsal dayanışma duygusunu veren siyasi hareketler seçimlerde başarılı sonuçlar alıyor. Kitle bunun karşılığını veriyor. 2002, 2007 ve 2011 seçimlerinde de bu doğrultuda bir siyasi harekete destek verdi. Zamanın değişmesiyle hükümler değişir. Zamanın değişen hükümlerine ayak uyduracaksınız. Her siyasi akımın yorgunluğu ve bıkkınlığı vardır ve hareket çok köklendiğinde onun sırtından geçinmeye çalışan unsurlar vardır. Böyle bir noktaya gelir miyiz? Önümüzde önemli bir test var, yerel seçimler. Demokrasi, gelişme ve dayanışma konusunda iddiaları inandırıcı olan hareketlerin iyi sonuçlar alabileceğini düşünüyorum” dedi.
Yerel seçimlerin, siyasi anlamda halkın nabzını ortaya koyduğunu hatırlatan Günay, “Yerel seçimden çıkan sonuçlara göre siyasi partiler kendilerini yeniden dizayn edecekler. Yerel seçimler siyasi partilerin halkın vereceği işarete göre yürüyüşünü hızlandırması ya da başka bir rotaya çevirmesi konusunda bir işaret olacak diye düşünüyorum. Önemli bir eşikteyiz” dedi.
ADAYLIKTA KADIN KOTASI
Günay, oturumun moderatörü ve İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Başkanı Zeynep Banu Dalaman'ın genç seçmenlerin oyları ile adaylıkta kadın kotasına ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'de siyasetin her geçen gün normalleştiğini bildirdi. Belediye başkanı adaylarını seçip seçmemenin halkın inisiyatifinde olduğunu anlatan Günay, “Milletin, siyasi tercihlerle seçtiği insanın giysisine kısıtlama getirmek bence doğru değildir. Normalleşmeye doğru gidiyoruz. Her siyasi parti adaylarını gösterir, seçip seçmemek yurttaşların bileceği bir iştir” diye konuştu. Kadın ve gençlerin siyasette özendirilmesinin önemine işaret eden Günay, “Kadın ve gençlere abartmadan kolaylıklar sağlamak gerekiyor. Abarttığınız zaman onları tayin eden mekanizmaların askerleri oluşmaya başlıyor. Türkiye'de siyaset zor bir iş. Kadın ve gençlere yönelik kotalar ve düzenlemeler sağlamak doğrudur. Kadınlar, daha millete örnek olabilecek bir siyasi dil oluşturabilir. Yurttaşların yarısı kadınsa onların siyasette temsilinin az oluşması çarpık bir temsildir. 70 yıldır düşe kalka, demokrasi olmaya çalışıyoruz. İleri demokrasi bir hedef, onun başında bir yerde olduğumuzu kabul etmemiz lazım. Kadın kotası getirmek fayda getirmeyebiliyor. 40 kişinin belirlediği 15 kişi, belirleyenin askeri haline geliyor. Siyaset yapan insanın önce özgür birey olması lazım ama Türkiye'de siyaset mekanizmaları merkezi hale geldi. Tek seçiciler egemen hale geldi, özgürlük elden gidiyor ama özgür olmayan insanların yaptığı siyasetten kimsenin yararı olmaz. Türkiye'de aday belirleme süreçleri merkezi, parti merkezi egemenliği aşırı boyutta. Üniversiteler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları buna itiraz etmiyor. Seçim dönemi parti genel merkezini arayarak kendi adamlarını listeye sokmaya çalışıyorlar. Bu çok vahim. Bugünkü mekanizmada kadın, erkek, genç seçseniz ne olur? Genel merkezlerin memurlarını seçiyorsunuz çünkü. Bu demokratik değil” dedi.
“ANDIMIZI İÇSELLEŞTİRMEDEN OKUYORDUK”
Katılımcılardan andımızın neden kaldırıldığı sorusuna açıklık getiren Günay, “Andımızı içselleştirmeden okuyorduk. Çocukların sabahın köründe hazır olmaları rahatsız edici geliyor. İstiklal Marşı okunurken elbette çeki düzen vermek şarttır. Eğitim Türkiye'de doğru olmayı, çalışkan olmayı, küçüklerini sevmeyi, büyüklerini saymayı yalan söylememeyi, temiz olmayı öğretiyor mu? Hayır öğretmiyor. Biz ezberi anlamadan tekrar ettirmek çocuğa eziyet gibi bir şey. Onun yerine eğitimin içeriğini o çerçevede gözden geçireceksiniz. Din eğitimimiz de bu hale gelmiş, günde 5 vakit namaz kılar insanlarımız, en basit surenin ne anlama geldiğini bilmez. Ezbercilikten çıkıp işin özüne girmeye çalışalım. Çocuğun varlığı değerli olsun, kimseye armağan edilmesin, milletin bütünlüğü elbette önemli, canımızı gerektiğinde feda edeceğiz ama 'Benim varlığım da çok önemli, kurban edebiyatını geçtim' noktasına gelmemiz lazım. Siyaset birbirini dinlemeden konuşuyor. Bunları oturup sosyolojik mesele olarak konuşmamız lazım. Temiz olmadan islam dini olmaz ama neden bu kadar pis her şey? Demek ki söylemde kalmış ve içselleştirilmemiş. Siyaset bazı meseleleri kürsü kavgası yapmaktan çıkarsa hepimizin işi kolaylaşır” dedi.
Öğrenci andında yer alan “Varlığım, Türk varlığına armağan olsun” ifadesine ilişkin sözlerinin, şehitlere saygısızlık olarak anlaşılabileceği eleştirisi üzerine Günay, “Vatan için, millet için, bütünlüğü ve esenliği için üzerimize düşeni yapacağız ama ben 6 yaşındaki çocuğun anlamadan, içselleştirmeden o kavramları ezber olarak söylemesini reddediyorum. Eğitim bunu öğretsin, çocuklar anlamadan dua gibi şiir gibi dayatmayın bunu. Vatan için feda olabileceğimizi eğitim öğretsin” diye konuştu.
Günay, Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik hakarete varan açıklamalar yapıldığının hatırlatılması üzerine her türlü saldırıyı şiddetle kınadığını bildirdi. Türkiye seven hiç kimsenin Atatürk'e saygısızlık yapmayacağını vurgulayan Günay, “Sadece vatan hainleri Atatürk'e saygısızlık yapar. Millete karşı çıkan her hareket sonunda cezasını çekmiştir. Atatürk'e dil uzatanın Allah dilini koparsın” dedi.
Bir katılımcının, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un çıkışının hatırlatıldığı Günay, idarecilerin öfkesine hakim olması gerektiğini, Coş'un görevden alınmamasını eksiklik saydığını söyledi.