BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve eşi Semra Külünk, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun eşi Gül Mutlu, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Kadir Topbaş'ın eşi Özleyiş Topbaş, Suriçi Grubu Derneği Genel Başkanı Nedim Abi, İBB 1453 Panorama Sosyal Tesisi'nde İstanbul Suriçi Grubu'nun düzenlediği "İstanbul Hanımefendisi Toplantısı" na katıldı.
Emine Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son dönemde hükümetin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde iç politikadan dış politikaya, ekonomiden demokrasiye kadar her alanda yeni bir Türkiye'nin inşaa edildiğini söyledi.
Korkularıyla yaşayan Türkiye yerine, umutlarıyla, hedefleriyle yaşayan ve geleceğe emin adımlar atan Türkiye'nin geldiğini belirten Erdoğan, "Türkiye'nin nasıl bir değişimden geçtiğini hem içeride hem de dışarıda çok net şekilde müşahade etmekteyiz. Bakınız en son, Japonya, Singapur ve Malezya'yı kapsayan resmi ziyaretlerimiz oldu. Her üç ülkede de Türkiye'nin artık daha çok tanındığını, çok yakından izlendiğini, takdirleri toplandığını gördük. Türkiye'den binlerce kilometre uzaklıkta dost ve kardeş ülkelerde Türkiye'nin oluşturduğu gündemlerin konuşulduğunu büyük bir memnuniyetle gördük. Türkiye denildiğinde akla Somali için yaptığı yardımlar geliyor" dedi. "BUGÜN ARTIK BÖYLE BİR LÜKSÜMÜZ YOK"
Emine Erdoğan, şunları söyledi: "Yapmak zor ama yıkmak kolaydır. Türkiye'nin büyük emekler, büyük mücadeleler sonunda elde ettiği kazanımları tehlikeye atan hiç kimse iyi niyetli değildir. Demokrasiye, ekonomiye, kardeşliğimize yönelik saldırılar, Türkiye'nin elbette hayrına değildir. Türkiye, geçmişte bütün enerjisini içerideki sanal tartışmalarla sarf etti. Bugün artık böyle bir lüksümüz yok. Hiç kimseye yarar getirmeyen tartışmalarla, Türkiye'nin enerjisini heba etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Tam tersine, birlik, kardeşlik, dayanışma içinde geleceğe odaklanmak zorundayız. Kendini dinleyenlerin, karşısındakiyle de gönül diliyle konuşması gereken zamanları idrak ediyoruz. Gönül diliyle, kalp diliyle iletişim kuramayan insanlar, maalesef çatışma içine giriyorlar. Oysa kalpten, gönülden gelen bir söz, kimi zaman savaşları dahi durduracak kadar etkili olabilir." "ALLAH'IN VE MİLLETİN TAKDİRİ, HER ŞEYİN ÜZERİNDEDİR"
İnsanın; hayatın, siyasetin, ekonominin tam merkezinde yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:  "İnsan devlet için değil, devlet insan için vardır. Milletin mutluluğu için çalışmayan devlet mekanizması zulüm kaynağı haline dönüşür. Ekonomi, insanı merkezine aldığı ölçüde refah getirir. Toplumun tamamının adına refahı değil de, sadece belirli güç merkezlerinin çıkarları için işleyen ekonomi, sömürü aracından başka bir şey değildir. Hırsın, gücün, sınırsız kazanma arzusunun öne çıktığı sistemler, insani olamazlar, vicdani olamazlar, elbette adil olamazlar. Kendisini, kendi etnik grubunu, kendi değerlerini, özellikle de kendi grup ya da zümresini diğerlerinden üstün görenler, gönül yapamaz, sadece gönül yıkarlar. Allah'ın ve milletin takdiri, her şeyin üzerindedir. Kimin ne diyeceğini değil, Allah'ın ne diyeceğini hesap ederek yol alanlar, maksut edilen menzile ulaşırlar. Yaradılmışların en şereflisi insana hizmet eden, insanların kalbine yolculuk edenler, şüphesiz milletten en güzel ödül ve takdiri kazanacaklardır. İşte onun için, 76 milyon bizim için birdir, beraberdir, kardeştir. Millet ve ülke için çalışmanın zor olduğunu, meşakkatli olduğunu, tahammül ve sabır gerektirdiğini hepimiz biliyoruz. Sonunda Allah'ın ve milletin takdiri varsa, bu süreçte yaşanan zorluklar eza değil, hiç kuşkusuz ödüldür"