DENİZLİ Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu üyesi Necdet Özer, dershanelerin kapatılmasında ısrarcı olunmasının iş dünyasını tedirgin ettiğini söyledi. Özer, “Bu karar tüm dünya ülkeleri tarafından endişeyle izlenecektir. Yabancı sermaye sahiplerinin akıllarında, birçok soru işareti oluşacaktır. Dershanelerin kapatılması konusunda ısrarcı olmak iş dünyasını tedirgin etmektedir” dedi.
Yazılı açıklamasında, dershanelerin toplumsal ihtiyaçtan doğduğunu, eğitime yaptığı katkıların yanı sıra birçok ailenin geçim kaynağı olarak istihdama önemli katkılar yaptığını da vurgulayan Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen Türkiye’nin, dershaneleri kapatmak gibi bir yanlışa düşerek serbest rekabetçi piyasa ekonomisi ile çelişen bir karar vermemesi gerektiğine dikkat çekti. Özer, “Bu karar tüm dünya ülkeleri tarafından endişeyle izlenecektir. Bizler iş dünyası olarak dünya ile entegre olmuş ilimizin ve ülkemizin dünya ticaretinde söz sahibi olmasının gayretleri içerisindeyiz. Bu karar karşısında, yabancı sermaye sahiplerinin akıllarında, birçok soru işareti oluşacaktır. Çünkü dershaneler ticari kimlikleri ile hukuki statüye sahiptir. Hukuk devletinde teşebbüs hürriyeti, öğretim ve öğrenim hürriyeti ve müktesep haklar söz konusudur. Dolayısıyla dershanelerin kapatılması konusunda ısrarcı olmak iş dünyasını tedirgin etmektedir” dedi.
“DIŞLANAN ÖĞRETMENLERİN BİRİKİMLERİ”
Böylesine önemli bir konunun görüşülmemesinin de düşündürücü olduğunu belirten Özer, “Bu alanda yılların verdiği deneyim, elde edilen birikim ve oluşan fiziki ve beşeri alt yapı da küçümsenmeyecek boyuta ulaşmıştır. Oluşmuş bu maddi ve beşeri değerlerin bütününü yok saymak mümkün değildir. Toplumdan gelen talep üzerine oluşmuş bu yapının yerine toplumsal kabul görebilecek daha başarılı örneklerle ikame edilmiş bir yapılanmayı ortaya koymadan son vermek anayasanın eşitlik ilkesinin, eğitim özgürlüğünün, bireyin tercih hakkının yok sayılması anlamına gelecektir. Ayrıca bu konuda hiçbir ilgisi olmadığı halde ülkemizin huzur ortamının bozulmasını hedef alan fitne grupları, 'bu taraf, şu taraf' deyimleriyle olayı farklı bir yöne çekmenin gayretleri içerisine girmişlerdir. Bu art niyetli kişilere de fırsat vermemek gerekir. Dershaneler konusunu sadece şirketler ve vakıflar hatta gruplar olarak görmemek gerekir. Bunun yanı sıra zamanında kılık kıyafetlerinden yani başörtülerinden dolayı istifaya zorlanarak kutsal bildiğimiz öğretmenlik mesleğini bırakmamak için bir araya gelmiş kişilerin tüm birikimlerini ortaya koyarak binbir zorluklarla açmış oldukları işletmeler olarak da görmek gerekir. Reform adı altında yapılacak değişikliklerle bu insanları ve değerlerini de yok sayamayız” diye konuştu.
“HAK ARAYIŞI SEVİYELİ OLMALI”
Dershaneler konusunda duyarlı vatandaş, sivil toplum kuruluşları, milletvekilleri ve bakanlara önemli görevler düştüğünü vurgulayan Özer, “Konunun muhatapları mesaj, twitter, açıklama ve bülten gibi açıklamalarında hakaret ve küfür içeren yakışıksız ifadeler yerine, seviyeli bir tarzda hak arayışında olmalıdırlar. Bu durum siyasiler için de geçerlidir. Ayrıca siyasetçilerimizin ve kanun yapıcıların, halkımızın bu ortak, haklı davasına anlayış gösterip empati yapacaklarını, halktan almış oldukları vekaletlerini halkın talepleri doğrultusunda temsil edeceklerine inancımız tamdır” dedi.