Murat Çakır / İstanbul, () - CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi yaklaşırken, demokratikleşme sürecinde çok fazla muhatap alınmadıklarını düşünen Çerkesler yeni süreçte ilgili makamlarca daha ciddiye alınmayı bekliyor.

21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımı sonrasında Osmanlı Devleti'nin topraklarına yerleşen ve 150 yıldır anavatanları Çerkesya'dan uzakta diasporada yaşayan Çerkesler, kültürlerini yaşatmak adına büyük mücadele veriyor. Başta Türkiye olmak üzere, Suriye, Ürdün, İsrail, Lübnan, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde yaşayan Çerkeslerin diasporadaki nüfusu, Rusya Federasyonu'na bağlı özerk cumhuriyetlerde (Adığey, Kaberdey Balkarya, Karaçay Çerkes) yaşayan Çerkeslerin 5 katı.



TÜRKİYE'DE 3 MİLYON ÇERKES VAR

Günümüzde Türkiye'de yaşayan Çerkeslerin sayısı 3 milyondan fazla ve Çerkesler kültürlerini yaşatabilmek adına büyük çaba sarfediyor. Farklı dönemlerde yaptıkları büyük mitingler ve anma törenleri ile sorunlarını gündeme taşımaya çalışan Çerkesler, demokratikleşme sürecinin Kürtler ve Aleviler üzerinden götürülüyor olmasından da şikayetçi.

Düzce Üniversitesi'nde Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün açılması, ilköğretimin belli dönemlerinde anadilin seçmeli dil dersi olması, eski yerleşim isimlerinin iade edilmesi gibi değişiklikleri olumlu bulan Çerkesler, bunların yeterli olmadığını düşünüyor.

Çerkes Dernekleri Federasyonu'nun kurucu derneklerinden İstanbul Çerkes Derneği'nin Başkanı Halis Din, Çerkeslerin beklentileri için şöyle konuştu:

"150 yıldır bu topraklarda diğer halklar ile barış ve kardeşlik duyguları içinde yaşadık. Devletin varlığına ve beraber yaşadığımız halklara karşı asla husumet içerisinde yer almadık. Devletin varlığı ve bu topraklarda yaşayan bütün halkların barış içerisinde yaşaması temel önceliğimiz oldu. 150 yıl önce bu topraklara gelip, yine bu topraklar için her dönem, her cephede kanımızı feda ederken Türkçe bilmiyorduk. Ama şimdi anadilimiz Çerkesçeyi konuşamaz hale geldik. Kültürümüz ve köklü dilimizle biz de var olmak istiyoruz. Yeniden şekillenmekte ve daha demokratikleşmekte olan Türkiye'de, hak arayışında şiddeti ve taşkınlığı tasvip etmeyen biz Çerkesleri artık yetkililer daha fazla ciddiye alsın diye temenni ediyoruz. Anadilde öğretimin anaokul sürecine kadar indirilmesini, anadil dersleri seçiminin devletin bilgilendirici çalışmaları ile daha geniş zaman dilimi içerisinde tüm velilere anlatılmasını, Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki üniversitelerde Çerkes dili ile ilgili bölümlerin açılmasını, Alevilere devletçe yapılan cemevi desteğinden örnekle Çerkes kültürü ile ilgili çalışma yapmak ve Çerkes kültürünü yaşatmak üzere Çerkeslerin yoğun yaşadığı kentlerde kültür merkezlerinin devlet tarafından kurulmasını, devletin bu merkezler için yer tahsisi ve buralarda çalışacak insanları istihdam etmesi, Rusya Federasyonu ile yapılacak ikili anlaşmalar ile Türkiye'de yaşayan Çerkeslere çifte vatandaşlık verilmesini, 12 Eylül 1980 darbesi ile Çerkeslerin el konulan ve sanatsal özellikleri ile ayrı değer taşıyan kama ve kılınç gibi silahların Çerkeslere iade edilerek bunların müzelerde sergilenmesini, Çerkeslerin 150 yıl önce yaşamış olduğu büyük trajediyi anlatan kalıcı müzelerin kurulması ve bu süreci araştıran öğretim görevlilerinin desteklenmesini, Çerkesleri yanlış tanıtan ve rencide eden tarih derslerindeki ifadelerin çıkarılmasını bir hak olarak istiyoruz."