Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı,İstanbul Milletvekili  Celal ADAN yürütülen  soruşturmalar ve gündemle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Celal Adan açıklamasında şunlara değindi; "İstanbul’da yürütülen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sürecinde yaşananları ibretle ve hayretle izliyoruz. AKP’nin ve Sayın Başbakan’ın yaşadığı panik; tam anlamıyla ‘suçüstü yakalanmış’ olmanın getirdiği ruh durumunun dışa vurumundan başka bir şey değildir.
Sayın Başbakan canhıraş bir biçimde yolsuzluğun üstünü örtmeye çalışmaktadır. Ancak bunu yaparken, rüşvetin üstünü örtmeye çalışırken, Türkiye’nin kurumlarını tarihte görmediği biçimde birbirine düşürmektedir. Savcı ile polisi birbirine düşüren bir Başbakan Türkiye’ye hiçbir şey vaat edemez. Kendi bakanlarının, bürokratlarının yolsuzluğunu örtmeye çalışan bir Başbakan bundan böyle adaletten bahsedemez.
Artık görülmüştür ki Sayın Başbakan dönülmez akşamın ufkundadır.
Ne AKP’nin, ne Sayın Başbakan’ın ne de Hükümet’in; bundan böyle Türkiye’ye vereceği hiçbir şey yoktur. Bir devletin, bir milletin omurgası olan adaletle oyun oynayanlar; bir gün gelir o adalete sığınırlar.
Adaletten hiç kimse kaçamaz.
Sayın Başbakan her sıkıştığında olduğu gibi yine mağdur edebiyatına sığınmıştır. Sözüm ona “bu mücadele istiklal mücadelesi imiş!” Lütfen birisi Sayın Başbakan’a şunu hatırlatsın: Türkiye’nin istiklali bundan sonra sadece adalet mücadelesi ile mümkündür. Hırsızı koruyanlar, hatta bunun için bir gecede polis teşkilatını dağıtanlar; adalet mücadelesi veremez. Bunlar adalet soyguncusu, adalet kapkaççısıdırlar.
Sayın Başbakan muhalefetle uğraşacağına, muhalefeti takip edeceğine; hırsızlarla, rüşvetçilerle, yetimin hakkını yiyenlerle uğraşsaydı kendisi için de, millet için de daha hayırlı olurdu. Bir gecede çıkarılan ve hırsızı koruduğu açıkça belli olan değişiklik neyin nesidir? Dünyanın neresinde savcıların eli kolu bağlanır?
Açıkça soruyoruz; Sayın Başbakan bilmediğimiz daha hangi rezaletlerin üstünü örtmektedir?
Savcıları hareketsiz bırakan, polisleri siyasetçinin emir kulu haline getiren bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Türkiye’nin savcıları ve polisleri iktidarın değil, Başbakan’ın değil, milletin hizmetindedir. Politize edilen bir emniyet ve yargı düzeni Türkiye için felaket olur. Bu vahim hatanın vebali bu Hükümetin ve Sayın Başbakan’ın boynunadır.
Adları bir şekilde yolsuzluğa karışan Bakanların ve bu duruma tepki gösteren milletvekillerinin istifa ediş biçimleri ve dile getirdikleri şeyler; AKP içinde kaynayan kazanın artık taştığını göstermesi bakımından manidardır. Macun tüpten çıkmıştır, dikiş tutmaz. Kabinenin değişmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Zihniyet değişmediği sürece al birini vur ötekine" HE