Basın Konseyi uzun tutukluluk süreleri ile ilgili açıklamada bulundu. Tüm özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğini de belirten Basın Konseyi açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Basın Konseyi olarak özellikle tutuklu gazetecilerin, adil olmayan yargılanmaları ve uzun tutukluluk sürelerinin getirdiği mağduriyet ve dayanılması zor cezaevi koşullarında özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarına çare olarak öneriyoruz.
-Tüm özel yetkili/görevli mahkemeler kaldırılmalıdır. TMK md. 10 da yürürlükten kaldırılmalıdır.
-Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali tespit ettiği davalarda yeniden yargılama yapılmalıdır.
-Otomatik tutuklamaya yol açan "katalog suç" düzenlemesi kaldırılmalı, gerekçesiz tutuklama kararı verilmesi nedeniyle hükmolunan tazminatlar, ilgili hakimlere rücu edilebilmelidir.
-Tutuklama süresi hiçbir durumda 5 yılı aşmamalıdır.
-Gizli tanıklık kurumu kaldırılmalı ya da sadece tanığın güvenliği bakımından zorunluluk bulunduğu hallerde uygulanmalı, salt gizli tanık beyanına dayanarak hüküm verilmemelidir.
-Kimin oluşturduğu kesin olarak saptanamayan dijital delillere dayanarak hüküm verilemeyeceği CMK'da öngörülmelidir.
Basın Konseyi 2.Başkanı, Hukuk Doktoru Murat Önok Başkanlığında, Basın Konseyi Yüksek Kurulunca hazırlanan önerimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz." BAŞTA BAŞBAKANLIK İLE ADALET BAKANLIĞI OLMAK ÜZERE, HÜKÜMETE VE TBMM’DEKİ TÜM SİYASAL PARTİLERE GENEL ÇAĞRI

"Özel yetkili ağır ceza mahkemelerince görülen davalara ilişkin bir önceki açıklamamızda, ortaya çıkan mahkumiyetlerin, adil yargılanma hakkına dair temel güvencelerin ihlali suretiyle verildiğinin ve bu süreçte açık hukuksuzlukların yaşandığının kamuoyunda geniş ölçüde kabul gördüğünü belirtmiştik. Bu davalarda mahkum olanların mağduriyetlerini ortadan kaldıracak çözüm yollarının ivedilikle uygulamaya konulması yolunda çağrıda bulunmuştuk. Ayrıca, adil bir yargılamanın tekrar teminine yönelik çalışmaların vakit alacağını, oysa, sağlık durumu hayati tehlike teşkil eden kişilerin varlığını vurgulayarak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yapılacak bir değişiklikle, sağlık durumu nedeniyle kişilerin salıverilmesine yönelik somut düzenlemeler önermiştik.
Geçen süre içerisinde, 20.1.2014 tarihli TÜBİTAK raporu ile Balyoz Davası’nda önemli bir delil teşkil eden 5 no'lu hard diskin sahteliği/sonradan değiştirildiği ortaya çıkmış; kaygılarımız teyit edilmiştir. Bu şekilde, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından da açıklandığı üzere, hükümle lehine “yeni delil” ortaya çıktığı için, Ceza Muhakemesi Kanunu md. 311 gereğince yeniden yargılamanın şartları bu dava açısından oluşmuştur.

Bununla birlikte, bu ve diğer davalarda yapılacak yeniden yargılamaların adil ve doğru sonuçlar verebilmesi için birtakım yapısal değişikliklerin gerekli olduğu, aralarında TBB, İstanbul Barosu, Ankara Barosu, İzmir Barosu, YARSAV, Yargıçlar Sendikası’nın da bulunduğu bir çok kurum ve ayrıca bazı sivil toplum kuruluşları tarafından açıklanmıştır.
Bu doğrultuda, sayısız basın mensubunun bu mahkemeler tarafından uğratıldığı ciddi mağduriyetlerin kısmen giderilebilmesi ve ileride tekrarının önlenmesi bakımından; TBMM’de yer alan bütün siyasi partilere çağrımız, şu hususlarda acilen düzenleme yapılmasıdır:

1) Özel yetkili mahkemelere ilişkin olarak:
a) Tüm özel görevli mahkemeler kaldırılmalıdır. Bu bakımdan, Terörle Mücadele Kanunu md. 10 yürürlükten kaldırılmalıdır. Böylece, ceza yargı sistemimizdeki kabul edilemez iki başlılık ortadan kalkacaktır.
b) Ellerindeki işler bitene kadar özel yetkili mahkemelerin görev yapmasına olanak sağlayan geçici 2. madde kaldırılmalı; görülmekte olan davalar da, tevzi yoluyla genel görevli ve coğrafi bakımdan yetkili mahkemelere dağıtılmalıdır.
c) Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru neticesinde “yargılamaya ilişkin hak ihlali” tespitinde bulunulan davalar bakımından otomatikman yargılamanın yenilenmesi sağlanmalıdır. Davalarının kesinleşme tarihi itibariyle, henüz mevcut olmadığı için, bu yola başvuramayacak olanların da bireysel başvuru yapmasına olanak sağlanmalıdır.

2) Tutuklama sorunu bakımından:
a) Otomatik tutuklamaya yol açtığı gerek meslek kuruluşları gerekse uygulamacılar ve akademisyenlerce geniş ölçüde kabul gören, CMK md. 100/3’teki “katalog suç” düzenlemesi yürürlükten kaldırılmalıdır.
b) Gerekçesiz tutuklama kararları nedeniyle mağdur olanlara ödenen tazminatların, bu tutuklama kararlarını veren, uzatan ya da bunlara ilişkin itirazları reddeden hakimlere rücu edilmesi sağlanmalıdır. Aslında, bu ilke tüm koruma tebdirleri açısından geçerlidir.
c) Anayasa Mahkemesi’nin 5 yılı aşan tutuklama süresini iptal kararının gereği yapılarak tutukluluk süreleri düzenlenmeli, 5 yılı aşan sürelere yeni düzenlemede yer verilmemelidir.
3) Türk hukukunda kötüye kullanıldığı açık olan gizli tanıklık kurumu kaldırılmalı ya da uygulaması ciddi şekilde ıslah edilerek tanığın güvenliği açısından zorunluluk olmadıkça ve bu zorunluluk gerekçeli olarak kararda gösterilmedikçe gizli tanık deliline başvurulmamalıdır. Keza, Tanık Koruma Kanunu’daki “hakkında tedbir uygulanan tanığın beyanı tek başına hükme esas teşkil etmez” hükmünün uygulandığı gözetilmelidir.

4) Kimden sadır olduğu kesin olarak tespit edilemeyen dijital verilerin, başka delillerle desteklenmedikçe, tek başına hükme esas alınamayacağına dair düzenleme CMK’ya eklenmelidir." HE