Mehmet AKTARAN - Soner HASIRCIOĞLU / İstanbul, () BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı'nın iftar yemeğinde konuştu.  Erdoğan; "Bakın şu anda Irak ve Suriye, tarihlerinin en zor süreçlerinden geçiyor. Hiç kimse çıkıp da ne Irak'ta ne de Suriye'de başkalarını, başka etkenleri, dış güçleri suçlamasın. Önce işe kendimizden başlamamız lazım. Herkes sorulması gereken soruları eğer gerçekten cesursa kendisine yöneltsin" "Kendisine dünyalık kazanmayı, güç devşirmeyi, iktidar devşirmeyi gaye edinen sahte davalar her taraflarından dökülüyorlar. Ölmeden önce menzile ulaşmak için kendilerine her yolu meşru görenler, tökezleyip düşerler. Ve işte görüyorsunuz. Düştüler, düşecekler"

Bu yıl Ramazanın, insanlık ve İslam alemi için son derece zor bir zamanda karşılandığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Zaman ne kadar zorlu da olsa bu mübarekaya umutla, heyecanla, çok büyük beklentilerle girdik. Hiç kuşkusuz, bizim şer gördüklerimizde ola ki hayır vardır. Hiç kuşkusuz, Hazreti Mevla, şerleri hayır tebdil edecek güç ve kudrettedir. Bugün, ilk orucunu tuttuğumuz, ilk iftarına eriştiğimiz mübarek ramazan inşallah, coğrafyamızdaki şerlerin hayra tahvil olmasına da vesile olacaktır" dedi. "Türkiye'yi kucaklayacak, hatta sınırlarımızı aşacak bir yardımlaşma kampanyasının inşallah herkesin ruhuna sirayet etmesini arzuluyorum" diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Evinden, ilinden, vatanından uzakta, zor şartlar altında ülkemizde misafir olan Suriyeli, Iraklı kardeşlerimize bu ramazanda daha bir ehemmiyet göstermenizi sizlerden ve tüm kardeşlerimden özellikle istiyor, diliyorum. Hepiniz biliyorsunuz ki oruç sadece kuru kuruya açlık değildir. Susuzluk değildir. Oruç, insanın kendisini, hayatını sorgulaması, bu fani dünyada neye tekabül ettiğini etraflıca tefekkür edebilmesidir. Açıkçası kendimize çok sayıda soru sormamız, bu sorulara da tatmin edici cevaplar bulmamız gereken bir ramazanı idrak ediyoruz"

"ÖNCE İŞE KENDİMİZDEN BAŞLAMAMIZ LAZIM"

Belli meselelerde insanın kendisini değil de kendisi dışındakileri sorgulaması ve suçlamasının bir kaçış, kolaycılık ve kendi kendisini aldatması olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bakın şu anda Irak ve Suriye, tarihlerinin en zor süreçlerinden geçiyor. Hiç kimse çıkıp da ne Irak'ta ne de Suriye'de başkalarını, başka etkenleri, dış güçleri suçlamasın. Önce işe kendimizden başlamamız lazım. Herkes sorulması gereken soruları eğer gerçekten cesursa kendisine yöneltsin. O kadar acı manzaralarla karşılaşıyoruz ki gerçekten tarifi mümkün değil. Düşünün ki bazı zavallılar çıkıyor, üzerine bombaları bağlıyor, bir camiye gidip orada namaz kılanların arasına üzerindeki bombayı patlatarak bir de tekbir getirmek suretiyle orayı kan gölüne çeviriyor. O bombayı patlatan zavallı, o esfel-i safilin, bunuda kendi inançları doğrultusunda yaptığını iddia ediyor. Düşünün ki imsakla birlikte oruç ibadetine başlayanlar, aynı ezanın sesiyle, aynı ibadet için nefislerine kilit vuranlar, aynı kıbleye yönelenler kalkıp birbirlerine silahdoğrultabiliyor. Birbirlerini hunharca katledebiliyor. Kendilerini sömürenlere,istismar edenlere, kendilerinin işlediği cinayeti zevkle seyredenlere tek kelimeedemeyenler, cesaretle karşı koyamayanlar, Müslüman kardeşlerinin canlarına,mallarına, ırzlarına saldırabiliyorlar. İşte bu içler acısı manzara, insanlarınkendilerini muhasebeye çekmekten kaçınmalarının bir neticesidir. Kendilerine enbasit, en temel soruları sormaktan kaçınanlar maalesef kardeş katletmeyi meşrulaştırmaktadır"



"HACI BEKTAŞ-I VELİ, HACI BAYRAM-I VELİ GİBİ..."

"Türkiye, tarihi boyunca, içinde bulunduğu coğrafyada çok farklı bir yerde, çok farklı bir mevkide bulundu" diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti. "Çünkü Türkiye,Mevlana gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli gibi bu toprakların ve bu milletin mayasını yoğuran Kur'an-ı Kerim müfessirlerine sahip oldu. Onlar küçük gibi görünen, basit gibi görünen ama her şeyin başı, her şeyintemeli olan meselelere en başta da gönül kazanmaya, gönüller fethetmeye vurgu yaptı. Kardeşlerim, küçük gibi görünen temel meseleleri ihmal edenler büyükmeselelerde başarı sağlayamazlar. Kendi nefsini terbiye edemeyenler dünyaya istikamet çizemezler. Kendi evini, kendi bahçesini, kendi sokağını, semtini ihmaledenler dünya için söz söyleyemezler"

"İKTİDAR DEVŞİRMEYİ GAYE EDİNEN SAHTE DAVALAR HER TARAFLARINDAN DÖKÜLÜYORLAR"

Başbakan Erdoğan, yolu unutup menzile ulaşmayı tek gaye olarak benimseyenlerin bugün düştükleri zavallı durumun görüldüğünü belirterek, "Bizler, hepimiz ezelden gelen ve inşallah ebede giden bir mübarek davanın hizmetkarlarıyız. Biz, o davanın içinde hizmet etme aşkı ve şevkine sahip oldukça Rabbim bize olmamız gereken mevki ve makamı takdiretmiştir, takdir edecektir. Mesele şu okul değil, talebe değil, yoksulun elinden tutmak değil, o görüntünün altında meselesi güç olan, iktidar olan, hırsını tatmin etmek olanların düştükleri acziyeti bugünlerde sizler de çok iyi görüyorsunuz. İsimsiz nice kahramanın omuzlarında yükselen dava, sarsılmadan Allah'ın izniyle yolunda ilerliyor. Ama kendisine dünyalık kazanmayı, güç devşirmeyi, iktidar devşirmeyi gaye edinen sahte davalar her taraflarından dökülüyorlar. Ölmeden önce menzile ulaşmak için kendilerine her yolu meşru görenler, tökezleyip düşerler. Ve işte görüyorsunuz. Düştüler, düşecekler" diye konuştu.

"MISIR, SURİYE, IRAK, LİBYA, AFGANİSTAN, SOMALİ, MYANMAR BİZLERE BAKIYOR"

Erdoğan, sözlerini şöylesürdürdü:"Mısır, Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Somali, Myanmar bizlere bakıyor. Bizi istikbali olarak, bizi umudu olarak görüyor. Böyle bir mesuliyet altında olduğunuzu bilerek çok büyük bir dava taşının hamalları olduğumuzu bilerek kararlılıkla ve cesaretle geleceğe ilerleyeceğinize gönülden inanıyorum.Fakat, böyle bir mübarek ayda, böyle bir iftar sofrasında malum 'Muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl'. Buraya bakarak birgerçeği burada ifade etmek istiyorum. Ümmetin parçalanması için gayret edenlerekarşı dik durmaya mecbur olduğumuzu özellikle hatırlatmak istiyorum. Bunun bizimiçin bir vecibe olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki bunun gayretiiçerisinde olanlar var. Bunun gayreti içerisinde olanlara karşı, ben karşımdakişu topluluğu, hepsini, temel taşları, önemli dua taşları olarak görüyorum."



Erdoğan, sözlerini, "Ramazan-ı Şerif'in işte bu hissiyatiçerisinde hayırlara vesile olmasını, kutlu ve mübarek olmasını niyaz ediyorum.Ramazan hürmetine, semaya açılan o samimi eller hürmetine, bölgemizde kanın,gözyaşının, yoksulluğun, zulmün dinmesini Rabbim'den niyaz ediyorum. Rabbim,oruçlarımızı ve tüm ibadetlerimizi kabul etsin. Rabbim bizi, milletimi,Müslümanları korusun. Birlik Vakfı'na, değerli yöneticilerine, mensuplarına buanlamlı iftar davetleri için teşekkür ediyor, başarılarınızın artarak devamınıd iliyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum" şeklinde tamamladı. İftarın ardından Başbakan Erdoğan Üsküdar Kısııklı'daki konutuna gitti.