AVRUPA İnsan Hakları Mehkemesi'nin, Şırnak'ta 26 Mart 1994 tarihinde savaş uçaklarının iki köyü bombalayarak 38 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle Türkiye'yi 2 milyon 305 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etmesini değerlen köylülerin avukatı Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, kararın tarihi ve önemli olduğunu söyledi.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Diyarbakır'da soruşturma sürerken davayı 2006 yılında AİHM'e de götürdüklerini, Türkiye verdiği savunmalarda iddiaları yalanladığını, ancak 2012 yılında Savcılığın Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden bilgi istemesi üzerine gelen belge ile soruşturmanın yeni bir boyut kazandığını söyledi. Elçi, "Gelen belgelerde, söz konusu tarih ve saatte uçakların modeli ve koordinatları görgü tanıklarının ifadeleri ile yüzde yüz örtüşen bir durum ortaya çıktı. Biz de belgeleri iddialara dayanak olmak üzere acilen AİHM'e gönderdik" dedi.
'FAİLLERİN CEZALANDIRILMASINA DA KARAR VERİLDİ'
AİHM'in bugün çok önemli ve Türkiye açısından çok ağır bir karar verdiğini ifade eden Elçi, şöyle konuştu:
"Yani bu ölümlerden doğrudan resmi makamların sorumlu olduğunu, bu nedenle yaşam hakkının ihlaline hüküm etti. Soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediği gerekçesiyle de sözleşme hükümlerinin yaşam hakkını düzenleyen 2 ve gayri insani muameleyi yasaklayan 3'üncü maddenin ihlal edildiğine karar verdi. Mehkeme tarihinde ilk defa bu kararında çok farklı bir şey söylemiş. Failllerin kimliklerinin tespiti ile cezalandırılmalarına gerektiğine ilişkin hükümetin bir an önce adım atması gerektiğine de karar vermiş. Yani Mahkemenin kararlarının icrasından sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gözetiminde, bombalama faaliyetini gerçekleştiren personelin kimliklerinin tespiti ve cezalandırılmaları gerektiğine ve bu işlemin bir an önce olması gerektiğine karar verdi."
'ULUDERE İÇİN EMSAL'
Kararın buna benzer davalarla emsal teşlik edip etmeyeceği ile ilgili bir soru üzerine Elçi şu yanıtı verdi:
"İki noktada çok önemli emsal oluşturuyor. Öncelikle 1990'lı yıllarda bu bölgede sivil insanlara karşı devlet görevlilerinin işlediği suçlarda etkili soruşturulması gerektiği ve nasıl soruşturulması gerektiğine dair açıklayacı bir karar vermiştir. Mahkeme ilk defa bu kararında kararın gereğinin nasıl uygulanması gerektiğinin yolunu göstermiştir. En önemlisi Uludere olayı ile ilgilidir. Mahkeme kararında açıkça Uludere'den söz etmemiştir. Özellikle bombalama faliyeti, failllerin kimliklerinin tespiti yani pilotların ve bombalama gerçekleştirenlerin kimliklerinin tespiti Uludere olayı ile önemli derecede örtüşmektedir. Emsal oluşturmaktadır. İlk defa Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin kendi toprakları üzerinde kendi savaş uçakları tarafından kendi sivil vatandaşlarına yönelik böyle bir eylemin gerçekleştirildiğini ve bu eylemin sözleşmenin en hayati maddeleri olan 2 ve 3'üncü maddenin ağır bir şekilde ihlal ettiğini karar altına almıştır. Bu anlamda karar önemli ve tarihidir."