Taner YENER/İSTANBUL,() FORUM İstanbul 2014’ün açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin yaşanan gelişmelere rağmen hedeflenen yüzde 4’lük büyüme oranına ulaştığını belirterek, “Bu büyüme oranını tutturmamız 2013 yılı için aslında çok çok iyi bir sonuç. Yargının bağımsızlığı önemli ama yargının tarafsız bir şekilde çalışması da çok önemli. İşte bunun içindir ki hukuk konusundaki yargı konusundaki sorunlarımızı çözmedikçe Türkiye’nin gerçekten 2023 hedeflerine ulaşması hayal ve ileri demokrasi olması da çok çok zor. İleri demokrasi için işleyen bir yargı sistemi lazım ve gerçek anlamda bir hukuk devleti olmak lazım.“ dedi.

“HEDEFLEDİĞİMİZ BÜYÜME ORANINI TURTURMAMIZ ÇOK İYİ BİR SONUÇ”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Swiss The Boshorus Oteli’nde düzenlenen Forum İstanbul 2014’ün açılışında konuştu. Son bir yıllık sürenin Türkiye için kolay geçmediğini belirten Ali Babacan, “Mayıs 2013’ten bu yana başlayan, bir yandan küresel ekonomik konjonktür, yani Amerikan Merkez Bankası'nın para politikalarındaki duruşunu değiştireceğini açıklaması ve arkasından fiilen bunu uygulamaya başlaması, küresel ekonomik konjonktürü değiştirdi. Avrupa’daki zayıf büyüme 2013 yılı boyunca devam etti. Toparlanma 2014’te olacak. Gezi olaylarını yaşadık. Suriye ve Irak’taki gelişmeler son derece olumsuz oldu. Ve bir 17 Aralık süreci yaşadık, yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen 2013 yılında Türkiye yılbaşında hedeflediğimiz yüzde 4’lük büyüme oranını tutturdu. Bu az bir başarı değildir. Yani bütün bu saydıklarıma rağmen yeni bir küresel ekonomik konjonktür, zayıf Avrupa, Suriye ve Irak meseleleri, Gezi olayları ki tüm dünya kamuoyu iki ay boyunca Türkiye ile ilgili çok ciddi olumsuz yayın yaptı. Ve 17 Aralık süreci. Bütün bunlara rağmen yılbaşında hedeflediğimiz bu büyüme oranını tutturmamız 2013 yılı için aslında çok çok iyi bir sonuç. “ diye konuştu.
“BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ CARİ AÇIĞIN AZALTILMASI”
Önümüzdeki dönemin son derece önemli olduğunun altını çizen Babacan, “Yeni dönemde büyümenin kaynakları ne olacak? Bu Türkiye ekonomisini yöneten ekip olarak bir numaralı konumuz. Biz orta vadeli programımızı ortaya koyarken önceliklerimizi sıraladık. Bu dönem için birinci önceliğimiz cari açığın azaltılması. İkincisi enflasyonun daha da düşmesi. Üçüncüsü kamu maliyesindeki güçlü duruşumuzu sürdürmek. Dördüncüsü bütün bunları yaparak büyüme ve istihdamı sağlamak. Türkiye’deki büyümenin mutlaka özel sektörden kaynaklı büyüme olmaya devam etmesi gerekiyor. Büyüyeceksek mutlaka özel sektörün eliyle büyüyeceğiz. Bütçedeki her bir kuruş vatandaşımızdan topladığımız vergi olduğuna göre daha çok kamu parası harcaması demek ya daha çok vergi toplamak demek ya da daha çok borç demek. Dolayısıyla devlet para harcasın derken kimin parasını nasıl harcasın konusu önemli. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla özel sektör odaklı bir büyüme anlayışı.” dedi
“HUKUK KONUSUNDAKİ SORUNLARIMIZI ÇÖZMEDİKÇE TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİNE ULAŞMASI ÇOK ZOR”
Yargının bağımsızlığının önemine ve tarafsız bir şekilde çalışması da değinen Babacan, “O bağımsızlık alanını eğer yargı taraflı bir şekilde kullanırsa hele hele farklı yapılanmaların talimatıyla yargıdan kararlar çıkmaya başlarsa bu bir ülke için felakettir. Eğer tek bir savcı, tek bir hakim, üç beş polis Türkiye’de bağımsız çalışacağım derken taraflı bir şekilde çalışırsa, farklı yerlerden gelen talimatlarla çalışırsa ve onlarca iş adamı bir gecede göz altına alınabilip milyonlarca dolarlık malvarlığı bir gecede dondurulabiliyorsa bu da güven adına ülke için büyük bir felaket. İşte bunun içindir ki hukuk konusundaki yargı konusundaki sorunlarımızı çözmedikçe Türkiye’nin gerçekten 2023 hedeflerine ulaşması hayal ve ileri demokrasi olması da çok çok zor. İleri demokrasi için işleyen bir yargı sistemi lazım ve gerçek anlamda bir hukuk devleti olmak lazım. “ diye konuştu.
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ GERÇEKTEN HER ÜLKE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Devlet içerisindeki farklı yapılanmalara asla izin vermeyeceklerini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
“Devlet bir tanedir ve siyasi irade bu mekanizmayı çalıştırıyor. Bunun haricindeki başka mekanizmaların devlet yapısı içerisinde farklı yerlerden talimat alıp farklı adımlar atabilmesi dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Dolayısıyla bununla ilgili gereken mutlaka yapılacaktır. Er ya da geç gerekli adımlar atılacaktır. Hukukun üstünlüğü ilkesi gerçekten her ülke için çok çok önemli. Bunun herkes tarafından benimsenmesi lazım. Hukuk derken de, evrensel hukuk normlarına mutlaka bakmamız gerekiyor. Türkiye zaten bu konuda bir devlet politikası olarak yönünü çizmiş. Biz ne demişiz Avrupa konseyi demişiz, Avrupa birliği demişiz. O yapıların içine girmişiz ve evrensel hukuk anlamında referanslarımızı o taraftan almışız. Referansları başka yerde aramaya gerek yok. Kanıtlanmış, ispat edilmiş, en ileri normlar olarak kabul edilmiş normlardan bahsediyoruz. Bu referanslarla hareket ettiğimizde, Türkiye’de hukuki güvenliğin, hukuk güvenliğinin sağlanması bundan sonraki dönemde en önemli konularımızdan bir tanesi. Yani kanunların sarih olması, gri alanların olmaması. Kanunların geriye doğru asla yürümemesi. Kazanılmış hakların sonuna kadar korunması. Yargı sisteminin hızlı çalışması, tutarlı olması güvenilir olması. Bağımsız, aynı zamanda tarafsız çalışabilmesi. Bütün bunlar ekonomimiz içinde, demokrasimiz içinde olmazsa olmaz konular.”
“KEYFİLİĞİN OLMADIĞI, ŞEFFAFLIĞIN, HESAP VERİLEBİLİRLİĞİN OLDUĞU BİR PİYASA EKONOMİSİ”
Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’nin işleyen bir ekonomi olduğunu artık her raporunda teyit ettiğini söyleyen Babacan, “Ama bununda kurallı bir piyasa ekonomisi olması gerektiğini de asla unutmamamız lazım. Yani keyfiliğin olmadığı, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin olduğu bir piyasa ekonomisi. Rekabetin her alanda iyi işlemesi. Öngörülebilirliğinin mutlaka olması. Ve dışa açık bir ekonomik anlayış. Türkiye’yi kapatıcı. Türkiye’nin etrafına gümrük duvarları örüp. Vize duvarları örüp dışarı kapatıcı değil tam tersine, Türkiye’yi dışa açık tutucu bir yaklaşım. Bunlar önümüzdeki dönem için işin kodları şifreleri. Eğer bunların her birinde başarılı olursak 2023 hedefleri kolaylaşır. Eğer bunların birkaç tanesinde dahi zafiyetimiz olursa ve problem yaşarsak ne 2 trilyonluk milli gelir ne 500 milyarlık ihracat. Bunlar gerçekten ulaşılması çok güç hedefler olarak kalırlar. İşte bu bütün resmin içerisinde.” dedi. Babacan, “Büyümenin kaynağı diyoruz büyümeyi nerde arayacağız diyoruz. Bu noktada kadınlarımız gerçekten ekonomimizin büyümesi ve ekonomimizin genelde verimliliğinin artması için çok çok önemli. Türkiye’nin gerçek ekonomik potansiyeli ancak kadınlarımızın hem iş hayatında, hem sosyal hayatta, hem de siyasette daha aktif olmasıyla ancak mümkün olabilecek.” dedi.

“İŞSİZLİK, ABD EKONOMİSİNİN EN ÇOK DİKKAT ETMESİ GEREKEN KONULARIN BAŞINDA”
Babacan, gelecek yıl Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığını üstleneceğini, küresel ekonomi de 2008’den buyana ilk kez ‘kötü artık geride kaldı’ denilebilecek bir döneme gelindiğini belirterek, “Şimdiye kadar bunu söyleyemiyorduk. Geçmişteki endişelerin yavaş yavaş kaktığını görüyoruz. Gelişmiş ekonomilerde hala sorunlar var. Potansiyel büyüme gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kiriz öncesine göre düşmüş durumda. Gelir dağılımındaki adaletsizlik bundan sonra en çok dikkat edilmesi gereken konu olacak. ABD’deki toparlanma diğer gelişmiş ülkelere göre daha kuvvetli. Ancak iş gücü piyasasındaki yapısal bozukluk hala bir problem olarak duruyor. İşsizlik konusu ABD ekonomisinin en çok dikkat etmesi gereken konuların başında geliyor. Avrupa’da yıllardan sonra ilk defa yüzde bir oranında artı büyümeyi göreceğiz. Yine de kırılgan ve ülkeden ülkeye faklılık gösteren bir büyüme söz konusu. Bankacılık sistemi ile ilgili problemler henüz aşılabilmiş değil“ diye konuştu.
“AVRUPA’DAKİ TOPARLANMA TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMLİ”
Avrupa Merkez Bankası’nın verdiği taahhütlerin şuan birçok sorunun üzerini örtmüş gibi göründüğüne vurgu yapan Babacan, “Avrupa Merkez Bankası hem ülkeler hem de bankalar açısından zımni bir garanti algısı oluşturuyor ama bunu açıkça söylemiyor. ‘Ben Avro bölgesindeki hiçbir ülkeyi batırmam, hiçbir bankanın da batmasına müsaade etmem’ gibi bir duruş pek çok ülkede faizleri çok ciddi şekilde aşağı düşürdü. Avrupa’daki toparlanma Türkiye açısından önemli. Hala bir numaraları ihracat pazarımız Avrupa. Avrupa ne kadar hızlı toparlanırsa bunun bizim ihracatımıza faydası olacaktır” dedi.
“GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN PEK ÇOĞU GEREKLİ TEDBİRLERİ ALDI”
Gelişmekte olan ülke ekonomilerine değinen Babacan şunları da söyledi:
“Gelişmekte olan ülkeler zor dönemler geçirdi. Bu ülkelerle ilgili dünya basınında oldukça olumsuz bir haber akışı gördük. ABD Merkez Bankası’nın para politikalarında normale döneceğini açıklamasının ardından pek çok gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında ciddi hareketlilik gördük. Ancak son dönemde hava değişti, gelişmekte olan ülkelerle ilgili çok daha makul yorumlar var. Gelişmekte olan ülkelerin pek çoğu gerekli tedbirleri aldı, politikalarını yeni şartlara uydurdu. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının onlarınkinin çok daha üstünde olduğunu göreceğiz. Şirketler büyümek ve dinamizm istiyorsa yine gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmaya devam edecek.”

(BB) (FOTOĞRAFLI)