ÖZGE DÜZGÜN / İSTANBUL, 11 Haziran () Türkiye’nin en büyük yabancı otel yatırımcısı Wyndham Hotel Grup, Wyndham ve Ramada markalarıyla 10 yıl içinde 50 yeni otel daha açmayı hedefliyor. Kısa sürede 11 yeni otel açma hazırlığındaki Wyndham Hotel Grup üst düzey yöneticileri, Türkiye’de büyümenin, şirketin küresel rekabet gücünü de desteklediğine dikkat çekiyor.

Türkiye ve Komşu Ülkeler  Otel Yatırım Konferansı  (CATHIC) Hilton Bomonti Otel’de yapıldı.  İstanbul’da Üçüncüsü düzenlenen Zirve’ye, küresel turizm sektörü devlerinden 100’den fazla markanın üst düzey yöneticileri katıldı.

’nın sorularını yanıtlayan Wyndham Hotel Grup CEO’su Robert Loewen ve Wyndham Hotel Grup Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'dan sorumlu yönetici direktörü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Rui Barros sektöre ve Türkiye’ye ilişkin hedeflerini ve görüşlerini anlattı.

Türkiyenin genel olarak ekonomik durumunu yatırımlar açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de yatırım ve rekabet koşulları açısından nasıl zorluk ve avantajlar var?

Barros: Türkiye’nin büyümeye devam edeceğine inanıyoruz. Bizim mevcut projelerimiz ve bu yöndeki çalışmalarımız da bu düşüncemize bağlı olarak devam ediyor. Şu anda bir ortağımız ile birlikte Super 8 markamız altında önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’de 20 otel açmayı planlıyoruz. Ramada Anchorda da 10 yıl içinde 30 otel açmayı planlıyoruz. Dolayısıyla, bütün bu kapsamda baktığımızda Türkiye yatırıma bizim açımızdan uygun bir ortam oluşturuyor.

Sizin de faaliyetleriniz ile bir parçası olduğunuz Türkiyedeki turizm sektörünün sürdürülebilir rekabet avantajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Barros: Biz küresel bir marka olarak toplamda 15 marka ile otelcilik yapan bir şirket olarak henüz Türkiye’ye bu markaların yalnızca 3 tanesini getirdik. Önümüzdeki dönemde de, Türkiye’de koşulların ve ekonominin gelişimine bağlı olarak, farklı segmentlerdeki, farklı fiyat seviyelerine hitap edecek markalarımızı Türkiye’ye yavaş yavaş sokabiliriz.

Bu bize küresel bir marka olarak büyük bir avantaj sağlayacak ve bize küresel olarak bir rekabet avantajı da sağlayacak. Farklı segmentler ve fiyat seviyelerinde uygulamaya geçebilecek olmamamızdan kaynaklanıyor. İkinci olarak, iyi bir otelcilik markası olarak iyi bir ortağa ihtiyacımız var. Türkiye’de buna sahibiz. Çoklu ortaklıklar yoluyla çalışıyoruz ve ortaklarımız da bizimle beraber büyüdüler ve büyümeye devam etmek istiyorlar. Dolayısıyla iki tarafta da küresel bir marka olmanın avantajını iyi kullandığımızı düşünüyorum.

Loewen: Biz dünyanın otelcilik sektöründe en büyük franchising veren şirketiyiz. Bu özelliğimiz ile Türkiye’deki potansiyeli değerlendirmek istiyoruz. Çünkü, Türkiye’deki iş adamları kontrolü elden bırakmak istemedikleri için, biz de çok iyi bildiğimiz franchising üzerinden onların bu taleplerine doğru biçimde cevap verebiliyoruz. Pek çok marka o kontrol isteğini doğru şekilde ele alamıyor; biz bu alandaki uzmanlığımıza da bağlı olarak, iyi bir ortam sağlıyoruz. Biz, mevcut 30 otelimiz ile Türkiye’deki en büyük yabancı otelcilik grubuyuz.

Önemli bir avantaja sahip olan Türkiye turizm sektörünün ve kurumların bölgesel ve küresel olarak bu avantajını koruyup geliştirmesi için önerileriniz neler?

Barros: Sadece Türkiye için değil küresel olarak teknolojiyle arkadaş olmamız ve teknolojiye odaklanmamız gerekiyor. Satın alma davranışını doğru analiz etmemiz ve buna doğru cevap vermemiz açısından otelcilik sektöründe faaliyet gösterenler için bu çok önemli. Trendleri takip etmek durumundayız, tüketici neler bekliyor nunları doğru tahmin edip  cevap verebilmemiz gerekiyor.
İkinci olarak da online itibar çok önemli. Yani web sitelerinde oteller için ne yazıldığı ya da daha önce bizim işletmelerimizde kalan kişiler varsa ne tür yorumlarla geri dönüyorlar bunu takip edebilmek çok önemli. Sanal ortamda ne olup bittiğini anlamak çok önemli. Biz bunun için bir ortak çalışma yaptık. Trip Advisor ile özellikle yorumlar konusunda. Onların web sitesinde kişilerin yazdığı yorumlar bizim web sitemizden de otomatik olarak yayınlanıyor.

Biz bu yorumları takip ediyoruz, çünkü bizim için çok önmli olduğunu düşünüyoruz. Söylemeye çalıştığım şey tüketicinin fikrinin önemi artık artacak bunu takip etmek anlamak satın alma davranışına nasıl yansıdığını öğrenmek durumundayız. Bunun için mobil teknolojiyi doğru şekilde kullanmak durumdayız. Çünkü, sonuç olarak, bunun dönüp dolaşıp geleceği yer itibarın korunmasıdır.

Loewen: Makro olarak baktığımızda tabi ki altyapının büyük bir önemi var. Altyapının hazır ve yabancı yatırımcının gelmesine müsaade edebilecek bir durumda olması lazım.Yeni havalimanının bu anlamda örnek verebiliriz. Ulaşım yollarının arttırılması, ekonomik ve siyasi iklim açısından istikrarın sağlanması turizm ve otelcilik sektöründe insanların yolunu açacak bir faktör.

Türkiye’deki gelişmeleri izliyor musunuz? Bu anlamda gelişmeleri ve geleceği nasıl görüyorsunuz?

Loewen: Herhangi bir politik taraf olmak ya da politik açıdan bu pencereden bakmak gibi bir durumumuz yok. Fakat biz daha ziyade uzun vadeli olarak bir bakış sağlamaya çalışıyoruz; bunu da gelen turist sayısı ve bu sektörü etkileyecek kişi sayısı anlamında değerlendiriyoruz. Dolayısıyla son on yıla baktığımızda bu anlamda Türkiye’nin oldukça başarılı ve istikrarlı olduğunu görüyoruz. Bunun da bu şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Alt yapı konunda söylediklerim genel olarak ülkenin önünü açacak ve sektörü büyütecek faktörler arasında karşımıza çıkıyor.

(ÖD) (OSS)