“TÜRKİYE İSTİKRARI KORUMALI”
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ilk oturumu 'Türkiye’ye Yatırım: Riskler ve Fırsatlar 2014' ile başladı. Cüneyd Zapsu Danışmanlık Başkanı Cüneyd Zapsu moderatörlüğünde yapılan oturumda 'Türkiye’ye yatırım yapılır mı, nasıl yatırımlar yapılmalı' konuları tartışıldı.
TPG Capital Ortağı ve Kıdemli Danışmanı Vincenzo Morelli, yatırımlarla ilgili soruları yanıtladı. Alkollü içki yatırımlarıyla ilgili bir soru üzerine, Müslüman bir ülkede böyle bir adım attıklarında çılgınca karşılandıklarını belirterek, Türkiye’de marka potansiyelinin çok yüksek olduğunu ve çok fazla operasyonel fırsat bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’nin üretim, pazarlama stratejileri geliştirmeye açık alanları olduğunu ifade eden Morelli, “Türkiye makro ortamı, genç nüfusu, güçlü ekonomisiyle bizi tercih nedeni yapıyor. Tüketiciler açısından da verimli. Hükümet ürüne karşı ne kadar olumsuz tavır takınsa da kuzey ülkelerinde de yasaklarla karşılaşıyoruz. Sınırlandırmalar getiriliyor. Kanunda bir yasaklama getirilemeyeceğini gördük" dedi. Bundan sonra yatırım yapmama nedenlerini anlatan Morelli, şunları söyledi:
“Türkiye’ye yatırım yapmaya başladığımızda belli bir tecrübe kazandık. Dövizle ilgili hassasiyetlerimiz, dalgalanmalar ortaya çıktı. Ülkenin karşılaştığı enflasyon artışı oranları da bizi endişelendirdi. Türkiye’ye ilgiliyiz. Kimse siyasal istikrarsızlıktan hoşlanmaz şu an çok değişken bir durum söz konusu. Uzun vadeli olarak düşündüğümüzde inancımız var. Genç nüfus, serbest pazar, eğitimli iş gücünün artması etkili oluyor. Altyapıda inanılmaz gelişmeler kaydediyor. Türkiye geriye dönmeyecek. Ekonomik ilerlemeler olacaktır. Sadece iyi yatırımlar görmemiz gerekiyor."
Morelli, Türkiye’de tüketici piyasasının büyüdüğünü belirterek, yatırımlarında şuan bu alanda geliştiğini söyledi.
“GAZ SATIN ALINMASINA GEREK KALMAYACAK”
Rosam Denizaşırı Ülkeler Başkan Yardımcısı Anastasia Zoteeva da Türkiye’deki nükleer enerji yatırımını değerlendirdi. Nükleer yatırımda, ‘inşa et, sahiplen ve işlet’ bakış açısını benimsediklerini belirten Zoteeva, şunları söyledi:
“Nükleer enerji yeni bir çağ açtı. Ülkenizde bunu yapma potansiyeli vardı. Projenin ilk fazının sonuna geldik. İnşaat ruhsatları, üretim ruhsatları alınıyor önümüzdeki yılın sonunda tamamlanacak. Ruhsatların ardından inşaatlar başlayacak ilk üç bloğun yapımına başlanacak. 2 bin 800 megawatt enerji ekonomik olarak çok önemli. 3 blokun bitimi 2016’ ya sarkabilir. 4’ncü blokun 2023 yılında tamamlanması öngörülüyor. Daha sonra kullanım üretim aşaması başlayacak. Nükleer enerji en ucuz ve en temiz enerji türü. Gelişen ülkelerde kullanılması tercih edilmesi gereken bir enerji türü. Türkiye’deki nükleer santral çalışmaya başladıktan sonra gaz satın alınmasına gerek kalmayacak. Ülke için son derece cazip siyasi bir ortam yaratıyor. Para kazanmak için gerçekten iyi bir yatırım."
Kamuoyunu ikna yolunda neler yapıldığını da anlatan Zoteeva, Rusya’yı örnek göstererek nükleer güç santrali yıkımını yaşayan ülkelerde buna daha anlayışlı olunduğunu kaydetti. Her yıl ölçümlerin yapıldığını ve insanlarla konuşulup konunun açık, net ve dürüst bir şekilde anlatmaya çalışıldığını ifade etti. Nükleer santrallerin 3 boyutlu görüntülerini insanlar gelip görebildiğini belirten Zateeva, Mersin’de bir oyun kasabası oluşturarak çocuklara nükleer fiziği, enerjiyi ve gerekliliğini öğrettiklerini dile getirdi.
"YABANCI SERMAYA YATIRIMLARINA İHTİYACIMIZ VAR"
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’de Türkiye’nin önündeki fırsatları ve yatırımcıları çekmek için neler yapılması gerektiğini değerlendirdi. Türkiye’nin yeni yatırımcılara ihtiyacı olduğunu belirten Büyükekşi, dünya da yatırımcı çekme açısından büyük bir rekabet olduğunu kaydetti. Türkiye’de ilerlemenin tek yolunun katma değeri yükseltmeye yönelik sanayi yatırımları olduğunu ifade eden Büyükekşi, şöyle dedi:
“Son on yılda komşularımızla ihracatımız 5.5 kat arttı. 2023 yılı hedefine ulaşmak için yeni yatırımlara ihtiyacımız var. Şuandaki 152 milyar dolarlık ihracat rakamının 3 katını yakalamamız gerekiyor. Şuandaki yatırımlarla bunun olması mümkün değil. Mutlaka yabancı sermaye yatırımlarına ihtiyacımız var. Amerika yatırımlar için yeni yollar ortaya koyuyor. Biz bundan sonra özellikle ileri teknoloji ve katma değeri yükseltmeye yönelik sanayi yatırımlarına ihtiyacımız var. Son dönemde hizmete yöneldik Yeni dönemde mutlaka sanayiye tam tersi pozitif ayrımcılık yapmamız gerekiyor. İhracata pozitif ayrımcılık yapmamız gerekiyor. Cari açıktan kurtulmanın yolu yüksek katma değerli ihracat. Bunun yolu da yabancı şirketlerle ortaklık ve onları doğrudan yatırımlar ile bunu yapabiliriz. Türkiye’nin genç bir nüfusu, lojistik konumu var bunları çok iyi anlatabilirsek Türkiye’ye yeni yatırımlar gelecek. Siyasi istikrarda son derece önemli. Bunun da sağlanması gerekli."
İstanbul’un finans merkezi olarak önemli bir hap haline geldiğini kaydeden Büyükekşi, “500 milyar dolara ihracat hacmimiz oluşmuş durumda. Avantajlarımızı iyi anlatmalıyız. 2023 hedeflerine ulaşmak için Ar-Ge'ye inovasyona önem vermeli. Türkiye’de yaklaşan bir seçim ortamı Rusya’nın Kırım’a müdahalesi kısa vadede sıkıntılı durum yaşattı ama ağaca değil ormana bakmalıyız" dedi.
Parayı hangi sektöre yatırmak gerektiğini de hizmet sektörünün öne çıktığını belirten Memduh Büyükekşi, "Hükümetimizin değişiklik yapması gerekli. AB’de kriz oldu en çok hizmet sektörü ile uğraşan ekonomilerde büyük krizler oldu ama Almanya sanayisi ile büyüyor. Almanya’da bir sıkıntı olmadı. 500 milyar dolar ihracat hedefinde Güney Kore’yi örnek almalıyız. Ama Güney Kore yeni sektörler seçmiş havacılık, elektronik, optik, yenilenebilir sanayiler seçmiş. İhracatımızı miktar olarak arttırmamız zor. Katma değer olarak attırmalıyız. Bizim çalışmamız var. İnovasyon karnelerini oluşturacağız” dedi.
"TÜRKİYE’YE YATIRIM GELMEYE DEVAM EDECEK”
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı da yaptığı konuşmada, gelişmekte olan ülkelerin fonlama ihtiyaçlarının 1.3 trilyon dolar olduğunu ve şu an 300 milyar dolarlık kabaca bir açık bulunduğunu söyledi. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler bu rakamdan daha fazlasını karşılamak için kıyasıya bir rekabet içinde olacağını vurgulayan Aycı, şöyle devam etti:
”Son birkaç yıldır dünya yatırım pastası 1.4 trilyon dolar. Bu doğrudan yatırımdaki payı büyük oranda gelişmekte olan ülkeler alıyor. Biz başta olmak üzere. Gelişmekte olan ülkelerin daha fazla pay almasını engellemek için yeni taktikler geliştiriyor. Son dönemde dünyada Amerikan ekonomisindeki yeni gelişmeler yeni bölgesel gelişmeler ve riskler rekabeti beraberinde getirdi. Zoru kolaylaştıran şeyler var. Yatırım başkanım ve benim durumumdaki zorluk, Fatih Terim’in durumundan daha az. Benim durumum daha iyi. Ben gelişmekte olan ülkeler arasında çıkarım. Ama hocam, 4 sağlam takımla yarışacak. Zoru kolaylaştıran şeylerden birisi Türkiye’nin istikrarını koruması gerekiyor."
Hukukun üstünlüğünün ve hukuk güvenliğinin yüksek olmasının şart olduğunu ifade eden Aycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yatırım ortamını yükselmeye devam etmesi gerekiyor. Türkiye’de yatırım ortamı devam ettiği, yapısal ortamlarda reformlar, istikrar devam ettiği sürece Türkiye’ye yatırım gelmeye devam edecek. Türkiye yüksek bir potansiyeli var. 2011 gelen rakam 16. 5 milyar dolar şuan 13. 5’ta kapanacak. 2014, 2013’ün aralık ayı bir önceki yıla göre yüzde 89 yüksek geldi. İki milyar doları geçen sermaye aldık. Ocak ayında ise 1.2 milyar dolar aldı. Bir önceki yıla göre yüzde 51 yukarda. Yatırımcı doğrudan yatırımcılar uzun vadeli perspektifle bakıyorlar. Türkiye’yi yatırım yapmaya değer görüyorlar. Bu psikoloji ile bakmamalıyız sürekli geliştirmeliyiz, yatırım ortamındaki reformları arttırmalıyız. Trendler değişiyor. Bu sizin de sürekli reform yapmanızı gerektiriyor. Hemen bu seçimin sonrasında yatırım ortamının ihtiyaç duyduğu ortamı geliştirmeliyiz. Bu güçlü mesajla birlikte. Şirketler yeniden yatırıma başlar. Doğrudan yatırımların gelmesi için yatırım ortamı sürekliliği önemli. Bu ortam, Avrupa birliğindeki standartları yakalarsak artmaya devam edecek."
Türkiye’ye yatırımların Asya ülkelerinde de artmaya başladığını ifade eden Aycı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Japonya önemli bir yatırımcı olarak Türkiye’de devreye giriyor. Amerikan, İngiltere sermayesi bir miktar durakladı. Avrupa merkezli, Asya sermayesi gelmeye devam ediyor. Asya merkezli yatırımlar artıyor. Geçen yıl gelen yatırımlarda Avrupa’nın payı yüzde 52 iken, Asya’nın payı 37’e yükseldi. Japonya’dan gelen sermaye geçen yıl 494 milyar dolar oldu. Artmaya devam ediyor. 200 civarı Japon şirketi arttı. 200 tanesi daha bekliyor. Çinli yatırımcılar şuan pozisyon almaya çalışıyor. Eskiden ithalat pazarıydık bu dönemde Çinlilere üretim vaat eden önemli bir pazar haline geliyoruz. Özel sektörümüz yurtdışı ile işbirliği yapmak için daha istekli olmalı. Türkiye’nin güçlü şirketleri var."
İlker Aycı, küresel değer zincirinde Türkiye’nin rekabetini arttırmak için sektörlere tek boyutlu değil bir ağacın dalları gibi bakılması gerektiğini kaydetti.
”YATIRIMCI SÜRPRİZ DEĞİŞİKLİKTEN HOŞLANMAZ”
Burganbank Grup Ceo’su Eduardo Eguren, Türkiye duyulan ilgiyi arttırmak için Türkiye’nin mevcut durumu muhafaza etmesi gerektiğini vurguladı. Eguren, yatırımcının sürpriz değişikliklerden hoşlanmadığını ifade ederek, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın Türkiye için önemli bir blok olduğunu kaydetti.
Körfez ülkelerinde yatırım olarak 1.2 milyar dolarlık bir rakamdan bahsedildiğini kaydeden Eguren, “5 yıl içinde 3 milyarlık bir rakamdan bahsediyoruz. Mena bölgesi ve Afrika bölgesindeki yatırımcılar geliyor" dedi.
“RİSKLERİ GÖZE ALDIK ŞU ANA KADAR DA İYİ GİDİYOR”
PSA İnternational Avrupa, Akdeniz ve Amerika Bölgeler Ceo’su David Antonuis Yang da, 6 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de olduklarını belirterek, "Türkiye’de Gayri Safi Yurt içi hasılaya baktık. Gayri Safi Yurt için hasıla artışı genç nüfus, siyasi istikrar bize cazip geldi. Bu yüzden Türkiye’yi seçtik. Mersin de bu sürece yeni başladığı, 600 binlik bir konteyner kapasitesi söz konusuydu. Biz 1.5 milyonluk değer hacimlerine ulaşabileceğimize inanıyoruz. Liman işletmeleri uzun süreli yatırımlar bu yüzden tercih ettik. Riskleri göze aldık ve şuana kadar iyi gidiyor. Ortak ilişkilerimizde iyi gidiyor” dedi.
Marmara bölgesinde liman yatırımı açısında yeterli kapasite bulunduğunu kaydeden Yang, liman yatırımı için Türkiye’nin ulusal liman master planı, karasal bağlantılar ve hukuki çerçevelerin düzenlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

SÇ,EK(FK/ESM) (FOTOĞRAFLI)