(Ayrıntılar eklendi.)

İSTANBUL, 24 Haziran () - İstanbul Sanayi Odası'nın "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu -2013" araştırmasına göre ilk sırayı yine, Koç Grubu kuruluşlarından Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ) aldı.

TÜPRAŞ birinciliği 39.7 milyar lira ciro ile alırken, Ford Otosan 9.7 milyar lira ile ikinci, Elektrik Üretim A.Ş. 9.2 milyar lira ile üçüncü, Oyak Renault 8.6 milyar lira ile dördüncü ve Arçelik de 7.7 milyar lira ile beşinci oldu.

Bu firmaları, 5.8 milyar lira ciro ile Tofaş, 5.6 milyar lira ile İÇDAŞ Çelik, 5.2 milyar lira ile Ereğli Demir Çelik, 5.1 milyar lira ile İskenderin Demir Çelik ve 5.0 milyar lira ile Aygaz izledi.

BÜYÜME HİZMETLER VE İNŞAATA DAYALI

Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu araştırması, sanayinin ekonomi içindeki ağırlığının giderek azaldığına yönelik çarpıcı veriler ortaya koydu. Buna göre 2012 yılında yüzde 2.1 ve 2013 yılında yüzde 4.0 olan ekonomik büyümeye karşılık imalat sanayindeki büyüme sırasıyla 1.7 ve 3.8 düzeyinde kaldı.

Araştırmanın Türkiye’de son yıllarda büyümenin kaynağının üretime değil tüketime, hizmetler ve inşaat sektörüne dayalı olduğunu gözler önüne serdiğini vurgulayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, şunları söyledi:

"Sanayi sektörü tüm ülkeler için ekonomik büyümenin ve bütünsel kalkınmanın temelini oluşturuyor. Türkiye de ancak üretime odaklı bir üretim anlayışıyla kaliteli ve sürdürülebilir bir büyümeyi ve refahı yakalayabilir. 2001 yılından itibaren sanayinin ve özellikle de imalat sanayinin milli gelir içindeki payının cari fiyatlar ile hesaplandığında bir gerileme eğilimi içine girdiği ve önemli ölçüde düştüğü görülmektedir. İmalat sanayinin milli gelir içindeki payı 1998 yılında yüzde 23,6 iken, bu 16 yıl içinde sürekli bir düşüşle 2012 yılında yüzde 15,5’e gerilemiş, 2013 yılında ise yüzde 15,3 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye henüz sanayileşmiş bir ülke olmadan bu oranın gerilemeye başlaması sanayi, ekonomi ve Türkiye için sağlıklı bir gelişme değildir."

BORÇ/ÖZKAYNAK ORANI 10 YILIN ZİRVESİNDE

İSO Araştırması, şirketlerin borç ve öz kaynak oranının 2013 yılında son 10 yılın zirvesine çıktığını ortaya koydu. Buna göre borç ve öz kaynak oranı 2013 yılında 20.4 puan artarak yüzde 132.4 düzeyine yükseldi. Gelişmiş ülkelerde yüzde 70’ler seviyesinde olan bu orandaki artışta, karlılık ve öz kaynak yaratma olanaklarında yavaşlama, uzun vadeli borçlanma olanakları ve liradaki değer kaybı etkili oldu.

Şirketler, öz kaynak yetersizliği nedeniyle daha çok banka kredilerini tercih ederek finansman giderlerini plansız bir şekilde artırdı. Karlılığı düşen şirketlerin, öz kaynaklarının büyümesi de olumsuz etkilendi. Başkan Bahçıvan, dünyada, öz kaynakların toplam aktifler içindeki payında yüzde 50'nin kritik bir eşik olduğuna dikkat çekti ve ekledi:

"Şirketlerimiz ne yazık ki bono, tahvil, halka arz, uzun vadeli finansman, hedging gibi borçlanma araçlarından yararlanmamaktadır. Kendi faaliyet alanlarında başarılı bir performans sergileyen sanayi şirketlerimizin, finansman sağlama ve kullanmada aynı başarıyı sergileyememesi üzüntü vericidir. Bu noktada Türkiye Kalkınma Bankası’nın daha işlevsel hale getirilerek sanayicinin yatırımlarında uygun finansman çözümleri oluşturmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamak istiyorum."

ŞİRKETLER FİNANSMAN BASKISINA YENİLDİ

2013 araştırmasının çarpıcı verilerinden biri, şirketlerin esas faaliyetlerinden elde ettikleri karlarının yarısından fazlasını finansman giderlerine harcaması oldu. 2013 yılında faaliyet karları olan 36.5 milyar liranın 19 milyar lirasını finansman gideri olarak harcayan şirketlerin, 2013 yılı dönem karları ise bir önceki yıla göre yarı yarıya düşerek yüzde 4.9’a geriledi.

Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu içinde en yüksek katma değeri yüzde 43.6 ile orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayiler grubu yaratırken, onları yüzde 36.1 ile düşük teknoloji yoğunluklu sanayiler grubu izledi.

Orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının yüzde 17,8, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının yüzde 2.6 olduğuna işaret eden Bahçıvan, "Bu noktada yüksek teknolojili sektörlerin dünya imalat sanayi içindeki payının ortalama yüzde 16.7 olduğunu hatırlatmak isterim. Güney Kore’de bu oran yüzde 21.6, Singapur’da yüzde 49.9, ABD’de yüzde 20.6. Türkiye bu oranları teknoloji lehine çevirmek zorunda. Aksi takdirde bu tablonun sanayideki karlılık yansımasını da değiştiremeyiz" dedi. 

Bahçıvan, ileri sanayi ülkelerinde şirketlerin Ar-Ge harcamalarının satışlara oranının yüzde 6-8 düzeyine kadar yükseldiğini vurgulayarak, "Türkiye’de ise bu oran binde 8 düzeyinde. 500 Büyük şirketlerimizin bu konudaki karnesi Türkiye ortalamasının altında. Şirketlerimiz Ar-Ge’ye üretimden satışlarının ancak binde 47’sini ayırıyorlar" diye ekledi.