Türkiye’nin istikrarına son yılların en büyük darbesini vurmayı amaçlayan ‘15 Temmuz Kalkışması’nın bastırılmasına rağmen karanlık güçler vazgeçmiyor. Özellikle kasım ayının başından itibaren ülkede ekonomik kriz çıkarmak için düğmeye basan karanlık güçler, bu yolda döviz kurlarını kullanmaya devam ediyor. Söz konusu tarihten itibaren gelişmekte olan ülke para birimlerinde ve dolar endeksinde ciddi bir kıpırdanma yaşanmamasına rağmen, Türk lirasının değer kaybı yüzde 25’i buldu. Dolar, dünkü işlemlerde 3,90’ı aşarak rekor kırdı. Sabotajı sürükleyen spekülatörler, bu süreçte yeni anayasa görüşmelerini “siyasi risk” olarak lanse ediyor. 24 Ocak’ta yapılacak Merkez Bankası toplantısı ve 27 Ocak’ta gerçekleşecek Fitch’in not kararı öncesinde de döviz kurlarını yükselterek, hem “faizi artır” hem de “notu indir” mesajı vermeye çalışıyor. Fitch, şu anda Türkiye’nin notunu “yatırım yapılabilir” seviyede tutan tek kredi derecelendirme kuruluşu...
MOODY’S SUSMUYOR
Öte yandan, ‘15 Temmuz’un ardından Türkiye’nin “yatırım yapılabilir” notunu indiren Moody’s, yeni bir spekülasyona kalkıştı. Pazartesi açıklamalarda bulunan kurum, “enflasyondaki yükseliş ve ithal ürünlerdeki fiyat artışının, hane halkının borçlarını geri ödeyebilme gücünü olumsuz etkileyebileceğini, bu durumun da bankaların tüketici kredisi portföylerindeki varlık kalitesine negatif yansıyabileceğini” ileri sürdü. Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Hiçbir şekilde 2017 ya da daha sonrasında Türk bankacılık sisteminin varlık kalitesinin bozulması riski söz konusu değil, hatta sıfır. Türk bankacılık sisteminin aktif yapısı sağlam çünkü hiçbir türev, sanal menkul kıymet yok. Bu gerçeğe rağmen Moody’s’in böyle bir değerlendirme yapması rasyonel hiçbir temele dayanmamaktadır. Rasyonel değilse subjektiftir, âdeta bir saldırıdır. Birçok uluslararası kuruluş, koro hâlinde ‘faizi artırın’ şeklinde bir kampanya başlattı. Bu amaca ulaşmak için birtakım göstergelerin baskı unsuru olarak kullanılmaya çalışılması kesinlikle kabul edilemez” dedi.
KASITLI AÇIKLAMA
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben de “Bankaların gerek tahsili gecikmiş alacakları gerekse varlık kalitelerinde önemli bir bozulma görmüyoruz. Bankalarımız karlılık anlamında 2016’yı iyi kapattı. Bu da onların sermaye yeterliliklerini destekliyor. Sermaye yeterlilik rasyosunda önemli bir kırılma, bozulma yok. Bu açılardan baktığımızda, Moody’s’in açıklamasını kasıtlı buluyoruz” şeklinde konuştu.
TL’ye spekülatif saldırı
HSBC Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy, TL’nin spekülatif saldırı altında olduğunu bildirdi. Aksoy, şunları anlattı: “Öncelikle spekülasyon kavramını tanımlayarak başlayalım. Finansta spekülasyon, bir varlık sınıfında fiyatların artacağı (azalacağı) beklentisiyle alım (satım) yapmak anlamına geliyor. Son günlerdeki kur hareketleri, reel kesimin ya da bireylerin döviz ihtiyaçlarıyla açıklanamayacak hareketler. Lira, sene başından bu yana 8 işlem gününde dolar karşısında yüzde 8,6 değer kaybetti. Gelişen ülke para birimlerinin oldukça önemli bir kısmının sene başından beri dolar karşısında değer kazandığını da belirtelim. Büyüme, enflasyon, cari açık gibi makroekonomik dengelerde bozulma, yurtiçi siyasi risk algısının yüksek seyretmesi, Suriye kaynaklı jeopolitik riskler ve güvenlik kaygıları lirayı kırılgan hâle getiriyor. Merkez Bankası’nın da liradaki zayıflığa karşı adım atmaya başladığını unutmayalım...”
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl de “Fitch’in yapacağı değerlendirmede objektif bir kararın çıkmayacağı görülüyor. İç siyasette bir dönüşümün yaşandığı süreçte, ‘Türkiye’nin güvenilir bir liman olmadığı’ söylemine itibar edilmemeli” dedi.