Türk-İş Başkanlığı koltuğuna iki ay önce oturan Ergün Atalay’dan sert sözler. Kıdem tazminatı başta olmak üzere kazanılmış haklarının ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerini belirten Atalay, “Kavgaysa kavga; müzakereyse müzakere edeceğiz” dedi.

Hürriyet'ten Aysel Alp'in haberine göre Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in birleşmesi gerektiğini vurgularken, “Birleşmezsek bizi yutacaklar” diyen Atalay “Zonguldak’ta iki senede madende 50 işçi öldü. Adam taşeronun taşeronu, işçide baret, ayakkabı; madende ise gaz ölçümü yok. Bundan ülkeyi yöneten hükümet sorumlu. İki aydır Türkiye’yi dolaşıyorum. Tekstilci patronun elinde işçinin maaş kartları, niye? Yatırdığını geri almak için. Taşeron, 10 kişiyi işe almış, 5’ine maaş ödüyor. Bir bakıyorsun, abi-kardeş, karı-koca, baba-oğul çalıştırıyor. Çalışma Bakanı’na da söyledik ama değişen bir şey olmadı” şeklinde konuştu.

Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte basınla sohbet toplantısı yapan Ergün Atalay, iki aydır Türkiye’yi karış karış dolaştığını, sendikalı sendikasız tüm çalışanlarla bir araya geldiğini, sorunlarını dinlediğini anlattı. Kıdem tazminatıyla ilgili Bakan Faruk Çelik’in başkanlığını yaptığı üçlü danışma toplantısının ardından Hak-İş ve DİSK başkanları ile bir araya geldiklerini vurgulayan Atalay, kıdem, taşeron işçilik, kiralık işçilik gibi düzenlemelerde ortak tavır içinde olduklarını söyledi. Kıdem tazminatının 40 yıldır işçinin en büyük iş güvencesi olduğunu belirten Atalay’ın gündeme bomba gibi düşen sözleri şöyle:

KIDEM TAZMİNATI

Gelecek hafta Bakanla son bir toplantı daha olacak. Üç konfederasyon hemfikir gibi bir noktadayız. Türk-İş’in kıdem tazminatı konusunda genel kurul kararı var, 29 gün 5 saat olsa bile biz bunun içinde yokuz.

TAŞERON, AK PARTİ İKTİDARINDA TAVAN YAPTI

Bize verilmiş bir taslak yok ama uzman arkadaşların edindiği bilgiye göre sendikalı olmayanlar, özellikle de taşeronlarla ilgili kıdemin düşürülmesiyle ilgili bir düşünce var. Ama taşeron dediğimiz de bizim insanımız, kamuda 600 bin kişi; 471 bini temizlik işçisi, bunların yüzde 90’ı asıl işi yapıyor. Düşünebiliyor musunuz temizlik işçisi ama aslında antrenör, kamuda bu şekilde 500 antrenör çalışıyor. Ak Parti döneminde taşeron işçi tavan yaptı. Kamuda 2002’de 600 bin kadrolu işçi varken; bugün sayı 200 bine düştü. Taşeron işçi sayısı ise 600 bine çıktı. Bu insanları düşük ücretle, örgütsüz, her an işten atılma korkusuyla çalıştırıyorlar. Ama şunu bilmeliler ki; bu korkuyla lastik patlar. Kamyon daha fazla gidemez.

MALİYET 2.5 MİLYAR

Sadece Karayollarında 8 bin taşeron işçinin kadroya alınması için mahkeme kararı bulunuyor. Bunun mahkeme masraflarıyla birlikte maliyeti 2.5 milyar olarak hesaplandı. Yargı çok net, bunlar senin işçin, diyor. O zaman çözüm bunları kadroya almak. Bu süre geciktikçe maliyet de artıyor. Yol-İş Sendikamız işçilerle konuştu, kadroya alınırlarsa mahkemenin hükmettiği haklardan feragat edecekler,  o zaman kamuya yükleri de düşecek.

Son toplantıda bakalım önümüze ne getirecekler? Ama şunu bilmeliler ki; biz insanların geleceğiyle ilgili ne yanlış bir işin altına imza atar ne de müspet görüş bildiririz. Buna bizim üyemiz olmasalar bile taşeron işçiler de dahil.

BU ÖLÜMLERDEN HÜKÜMET SORUMLU

Zonguldak’ta iki senede 50 işçi iş kazasında öldü. 5 tanesi de Çinli’ydi. Ölen maden işçisi, taşeronun taşeronu; ne bareti ne ayakkabısı var. Madende gaz ölçüm cihazı bile yok. Bundan ülkeyi yönetim hükümet sorumlu.

Tekstil işçisi, maaş kartları patronun elinde. Niye? Çünkü adam asgari ücretten maaşı yatırıyor ama aslında verdiği daha düşük. Fazlasını da gidip çekiyor. Bunu bakana da bölge milletvekillerine de anlattık; değişen bir şey olmadı.

Adam devletin taşeron müteahhidi, 5 kişi için 5 bin lira maliyet yazıyor. İyi ama bu adam ne kazanıyor? Bakıyorsun ki; işe aldığı abi-kardeş; baba- oğul, karı-koca. ‘Size birinizin maaşını vereceğim’ diyor. Yani tek kişi maaşıyla aynı evden iki kişiyi çalıştırıyor. İlgili kişilere öyle şeyler söyledik ki ama devam ediyor.

GÜNEŞTE DE GÖLGEDE DE AYNI ŞEYİ KONUŞURUM

Dikiz aynasına bakıp arabayı vuracak halimiz yok. İmkan olsaydı da 40 yaşında Türk-İş Başkanı olsaydım, şimdi 57 yaşındayım. Güneşte ne konuştuysak, gölgede de onu konuşurum. Arzum, bu gemiyi bu limana yanaştırmak.

KAVGA GEREKİYORSA KAVGA EDECEĞİZ

Keşke imkan olsa da Türk-İş, Hak-İş, DİSK beraber olsak; çünkü bunlar böl parçala bizi yutuyorlar. Oy verenlerin yüzde 70’i biziz. Meclise gidin 15 kişi yokuz. Bunun bedellerini ödüyoruz. Bu hükümet de, öncekiler gibi patron ağırlıklı. Hiç tulum giymemiş, çiftçilik yapmamış adamı gönderirseniz bizim derdimizi nasıl anlatacak ki? Biz işçiler olarak kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Kavga etmek gerekirse kavga edeceğiz müzakere gerekiyorsa müzakere edeceğiz. Kıdem tazminatı hakkımız 30 günün altına inerse biz genel kurul kararımız gereği, genel greve gideriz.

Biz üç sendika gücümüzü birleştirmek zorundayız. Kasamızı birleştirmek zorundayız. Kasamızı gücümüzü birleştiremezsek bunlar bizi yutmaya devam eder. 10 milyon örgütsüz çalışan var, hepimiz 1 milyon örgütlüye bakıyoruz. Hep birlikte 10 milyonu örgütlemek için çalışalım. Siyasi iktidar, bürokrat bu işlerin arkasında olmasın. Birbirimize sahip çıkalım. 2013’te bu ayıplardan sıyrılalım.

ASO Başkanı, bu sendikalar işçilerin tamamını temsil etmiyor, demiş. Belki üye sayım itibariyle öyle ama biz tüm emekçileri temsil ediyoruz. Emekliyi de işsizi de çiftçiyi de ben temsil ediyorum. Hakkımızı versinler daha iyi çalışalım. Kendileri kamyonla kazanırken, bize kaşıkla verirlerse olmaz. Valla o paranın bereketini görmezler, bedelini öderler.

YERLİ OTOYU BİZ YAPARIZ

Başbakan yerli otomobil yapalım, diyor. Hiç razı gelmiyorlar. Heybeliada’daki fabrikalarda biz bunu yapabiliriz. Tank, tüfek, ağır savaş gemisi yapan, otomobili de rahatlıkla yapar.