Britanya'da düzenlenen referandumda AB'den ayrılma kararı çıkınca ülke ekonomisinde durgunluk beklentileri ilk işaretlerini Sterlin'deki satış dalgasıyla gösterdi. Hazine, referandum öncesi "Brexit şok senaryosunu tetikler" demişti. İngiliz Sterlini ABD Doları karşısında 31 yılın en düşük seviyesine geriledi ve Euro'ya karşı da yüzde 7,2 değer kaybetti. Londra Borsası vadeli işlemlerinde ise hisse senetlerinde düşüş yüzde 8'leri buldu. Britanya'daki riskini azaltan yatırımcılar ise güvenli liman olarak ABD'de 10 yıl vadeli tahvillere ve altına yöneldi. Spot altın yüzde 7'nin üzerinde değer kazanarak 1340 dolar seviyesini aşarken, ABD 10 yıllıklarının faizi yüzde 1,50'nin altına geriledi.

Piyasa'daki sert dalgalanmaların ardından konuşan Birleşik Krallık Merkez Bankası Başkanı Mark Carney yatırımcıları yatıştırmaya çalıştı ve mevcut fonlama yöntemleriyle piyasa fonlamasını 250 milyar sterlin artırabileceklerini söyledi. Carney ayrıca gerekli görülürse Sterlin'i desteklemek için döviz satışı yapabileceklerini de ifade etti.
Referandum sonrası artan ekonomik endişe uzmanları birleştirsede, Euromonitor analizine göre 5 yıl içerisinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2 düşüşle büyümesi bekleniyor. Ekonomik gelişmelerle ilgili tahminler şöyle;

BREXIT'İN AB VE DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ
Yıllık dünya gelirinin 77 trilyon dolar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Brexit yüzünden yalnızca bir günde küresel ekonominin yüzde 2.6'sı buhar oldu. Küresel hisselerin performansını gösteren MSCI dünya endeksi ise bir günde yüzde 4.8 düştü. Finans devlerinin değeri cuma günü 400 milyar dolar düştü. Bu düşüşte; dünyadaki ekonomik büyümenin ve gelişmiş ülkelerde faizlerin düşebileceği endişesi etkili oldu. 

Avrupa ile yıllarca süren entegrasyonun ardından bir belirsizlik sarmalına giren İngiliz bankalarında kayıp 100 milyar doları buldu. İngiliz bankaları 1 günde yüzde 15 değer kaybetmiş oldu. İngiliz bankaları ülkelerindeki belirsizliğe rağmen güçlü sermaye yapıları sayesinde İspanyol ve İtalyan bankaları kadar tehlike altında değil. Bu sebeple İtalyan Unicredit'in hisseleri yüzde 24 İspanyol Banco Santander'in hisseleri ise yüzde 20 düştü.
Bankaların yıl sonuna dair hedef fiyatları indirmesi, Avrupa'daki kayıpların devam edeceğine işaret ediyor. Morgan Stanley de Londra Borsası'nda kısa vadede yüzde 19'luk düşüş beklediğini açıkladı. 
ÜLKEDEKİ ALMAN ŞİRKET TEDİRGİN
Almanya ile Britanya arasında son derece sıkı ekonomik ilişkiler olması bakımından Britanyalı seçmenin Avrupa Birliği'nden ayrılmaya karar vermesi şok etkisi yaptı. Ayrılık ihracatçı şirketler kadar Britanya'da şubesi bulunan Alman kuruluşlarını da olumsuz etkileyebilir. Brexit'in olumsuz etkileyebileceği branşlar şöyle: Otomotiv, elektronik, makine ve kimya sektorleri ile finans hizmetleri.

Britanya'daki Alman şirketler: Britanya'daki 2 bin 500 Alman şirketinde çoğunluğu Britanyalı olmak üzere 420 bin kişi çalışıyor. Alman Posta şirketi DHL'nin Britanya'daki personel sayısı 48 bini buluyor. Alman Demiryolları'nın Arriva adlı şirketinde 25 bin kişi istihdam ediliyor. Alman – İngiliz Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Ulrich Hoppe, “İşgücü dolaşım serbestliğinin kakması bütün branşları etkiler ve birçok şirket diğer ülkelerdeki elemanlarını Londra'daki özel projeler için bir araya getirmek zorunda kalabilir” diyor.
TÜRKİYE'YE ETKİLERİ
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch durumun aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Avrupa ülkeleri için belirsizlik oluşturabileceğini açıkladı. Fitch tarafından yayımlanan raporda Britanya'daki karardan dolayı direkt ticaret ve yatırım bağlantılarının etkileneceği belirtildi. Türkiye'nin mali durumunda bir baskının görülmediğini söyleyen Fitch, seçim harcamalarına rağmen gerçekleşen merkezi hükümet bütçe fazlasına dikkat çekti.

BRİTANYA BÖLÜNEBİLİR
Britanya'da yapılan tarihi referandumda AB'den ayrılma kararı çıkmış olsa da, aslında ülkeyi oluşturan dört bölgeden ikisi AB'ye 'evet' ikisi 'hayır' dedi. İngiltere ve Galler'de AB'den ayrılma, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da birlik yanlıları ağır bastı. Referandumdan önce İskoç ve Kuzey İrlandalı siyasi liderler, İngiltere ile yollarını ayırıp, AB'de kalmayı tercih edeceklerini söylemişlerdi.
Refarandum sonuçları belli olmaya başladığında İskoçya Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) lideri Nicola Sturgeon'ın ilk tepkisi, "İskoçya, AB'de kalma yönünde güçlü, kararlı bir oy kullandı. Halkımız geleceğini AB'de görüyor." demek oldu. Bölgeden gelen sonuçlar, İskoç seçmenlerin %62'sinin AB'ye "evet", %38'inin "hayır" dediğini gösteriyor. Bu sonuç, ülke genelindeki %52 "hayır" ve %48 "evet" ile büyük tezat oluşturuyor. 

Sonuçlar Kuzey İrlanda'da da benzer tartışmaların fitilini ateşledi. İrlanda Cumhuriyeti ile paylaştıkları sınıra kontrol getirilmesini istemeyen milliyetçi parti Sinn Fein, tepkilerini hemen ortaya koydu. Kuzey İrlanda Yönetimi başbakan yardımcısı ve Sinn Fein başkan yardımcısı Martin McGuinness ilk açıklamasında, birleşik bir İrlanda için referandum istedi. Sinn Fein adına açıklama yapan parti liderlerinden Declan Kearney de sonucun siyasi görünümü tamamen değiştirdiğini, AB'den çıkan bir Birleşik Krallık'ın, Kuzey İrlanda halkının çıkarlarını temsil etme yetkisinden mahrum olduğunu belirtti.
Yanı sıra Belçika basınına göre, referandum sonrası belirsizlikle karşı karşıya kalan Brüksel'de yaşayan İngilizler, çıkış yolu olarak Belçika vatandaşlığına geçmeyi seçti. Geçen cumadan beri Elsene Belediyesine, 30 vatandaşlık başvurusu yapıldı. Belediye Başkanı Dominique Dufourny, bu durumun bir istisna olduğunu belirterek, "İngilizler, Elsene nüfusunun yüzde 2'sini oluşturuyor. Burada kalmak ve çocuklarına güvenli bir gelecek sağlamak istiyorlar." dedi.
AYRILIK NASIL OLACAK?
Britanya'da hükümetin bu kararın ardından atacağı ilk adımlardan biri, 2009'da imzalanan Lizbon Anlaşması'nın, üyelerin birlikten ayrılmasını düzenleyen 50. maddesini işleme koymak olacak. Maliye Bakanı George Osborne, bu sürecin referandumdan sonra iki hafta içinde başlayabileceğini söylemişti. Avrupa Birliği'nden ayrılmak ise zorlu bir müzakere sürecini gerektiriyor. 50. madde gereği bu sürecin iki yılda tamamlanması gerekiyor.

İngiltere'nin ayrılık müzakerelerinde odaklanacağı konular arasında serbest ticaret anlaşması ve güvenlik konuları öne çıkacak. Müzakere sürecinde İngiltere AB içinde kalacak ve AB yasaları yürürlükte olacak. Eğer iki yılda bir anlaşmaya varılmazsa AB üyeliği sona erecek, ilişkiler Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) kurallarına bağlı olarak yoluna devam edecek. Ancak İngiltere'nin DTÖ'ye katılımı AB çatısı altındayken gerçekleşmişti. AB ise bu anlaşma koşullarını "Kopyalayıp yapıştıramazsınız" diyor. Yani İngiltere'nin dünyayla ticareti de baştan müzakere edilecek.