Sizce bugüne kadar sınav kaygısı konusunda yapılan araştırmaların, sınav kaygısı ile sınav başarısı arasında “tutarlı” bir ilişki bulamamış olmasının sebebi ne olabilir? Bazı araştırmalar sınav kaygısının sınav başarısı üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu gösterirken, bazı araştırmalar ise böyle bir şey olmadığını gösteriyor. Bu farklılığın kaynağı nedir? Bir grup araştırmacının bu soruya dikkat çekici bir cevabı var.

Daha önceki yazılarda paylaştığımız* üzere birçok psikolog “irade”nin, yani insanın kendi davranışlarını, dikkatini, düşüncelerini kontrol edebilme yeteneğinin, adeta zihinsel bir kas veya sınırlı bir havuz gibi çalıştığını iddia ediyor. Bu araştırmacılara göre, irade gücü, kullanıldıkça (ve telafi edilmedikçe) geçici olarak tükenen bir özellik. Araştırmalar, bir süre boyunca düşüncelerini, duygularını veya dikkatlerini kontrol etmelerini gerektiren bir iş yapan kişilerin (ör. bir yazı yazarken bir kavram hakkında düşünmemeye çalışmak, üzücü bir film görüntüsü izlerken duygularını göstermemeye çalışmak vs.) hemen sonrasında böyle bir çaba gerektiren bir başka işte, daha fazla zorlandığı, daha çabuk pes ettiği görülüyor. Yani irade havuzunu tüketen kişiler, hemen sonra bu havuzu kullanmalarını gerektiren bir başka iş yaptıklarında zorlanıyorlar.

Almanya’da üniversite öğrencileri ile gerçekleştirdikleri bir araştırmada Alex Bertrams ve meslektaşları, bazı katılımcılardan, sıkı dikkat gerektiren bir iş yapmalarını istemişler. Bazı katılımcılara ise bunun yerine daha basit bir iş yaptırmışlar. Ardından, tüm katılımcılara, zekâlarını ölçen, bellek veya aritmetik soruları içeren bir sınava girecekleri duyurulmuş. Bunun ardından her katılımcının bu sınav hakkında ne kadar kaygı hissettiği ölçülmüş. Sonrasında ise katılımcılar sınavı gerçekleştirmiş ve sınav sonuçları değerlendirilmiş.

Peki, bu sınavda öğrencilerin başarı durumunun nasıl olmasını beklersiniz? Daha fazla kaygı hisseden öğrencilerin daha kötü sonuçlar almasını, değil mi? Sonuçlar ise bundan biraz daha farklı. Sınav öncesinde yoğun dikkat gerektiren işe girişen öğrenciler için sonuç gerçekten de böyle olmuş. Yani bu öğrenciler içinde daha fazla kaygı hissedenler sınavda daha başarısız olmuşlar. Diğer gruptaki katılımcılarda – yani irade enerjisini azaltan bir işlem yapmamış katılımcılarda – ise böyle bir ilişki görülmemiş: daha fazla kaygılı olanlar da daha az kaygılılar kadar başarılı olabilmişler. Bu farkın bize gösterdiği, hemen öncesinde yaptığı işle irade havuzunu tüketen katılımcıların, diğerlerine kıyasla, kaygılarıyla başa çıkmakta daha fazla zorlandığı ve bu sayede sınavda daha az başarılı olduğu. Bu durumda olmayan katılımcılar ise kaygı hissetseler de bu duygularla başa çıkıp sınava odaklanabilmişler ve daha başarılı olmuşlar.

Bu bize, tıpkı davranışları, düşünceleri, dikkati kontrol etmek gibi, duyguları kontrol etmeye çalışmanın da aynı irade havuzunu kullandığını gösteriyor. Bu havuz tüketilince ise kişi hissettiği kaygıyla başa çıkmakta zorlanıyor ve kaygının getirdiği düşüncelere odaklanmak kişinin başarısını düşürüyor.

Peki, bu bağlamda nasıl davranışlar ve önlemler kaygının kontrolüne yardımcı olur? Öncelikle girilecek bir sınavdan önce ufak bir dinlenme ve rahatlama süresi, irade “kasının” dinlenmesine imkân verecek ve daha başarılı bir sınav için faydalı olabilecektir. Ayrıca daha önceki yazılarda da bahsettiğimiz üzere, kan şekerinin düşük olmasının da bu “havuzu” azalttığı ve kontrol kapasitesini zayıflattığı görülmektedir. Dolayısıyla bir sınavdan önce glikoz açısından zengin bir gıda tüketmek yerinde olacaktır.*