Manisa'nın Soma ilçesinde hayatını kaybeden 301 işçiyle ilgili olarak Akhisar'da özel bir salonda görülen davada iddianameler tamamlandı.
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 8 tutuklu, 37 tutuksuz sanık hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın görüldüğü duruşma, iddianamenin okunmasının tamamlanmasıyla verilen aradan sonra, tekrar başladı.

Duruşmada, ilk kez katılan tutuksuz sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından mahkeme başkanı, davanın bir numaralı sanığı konumundaki Soma Kömürleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a söz verdi.

"ADALET İNŞALLAH YERİNİ BULUR"

Sözlerine, "Kazadan duyduğu derin üzüntü"yle başlayan Gürkan, ölenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı diledi. Gürkan'a aileler "Sen dileme" diye haykırdı.

Gürkan savunmasında şunları söyledi:

"Biliyorum 301 ocağa ateş düştü ama inanın bizim yüreğimize de ateş düştü. Şirketimiz uzmanlaşmaya çok önem veren kurumsal bir şirkettir. Bilirkişi raporunda hem hatalı hem de önyargılı yaklaşımlar var. Bilirkişi olay yerine bile gitmeden yalnızca yoruma dayalı analiz yaptı. Şirketimizde modernizasyon yenileştirme mekanizasyon çalışmalarına 500 milyon harcadık."

Gürkan, "Adalet inşallah yerini bulur" dedi, aileler "İnşallah" diyerek Gürkan'a tepki gösterdi.

"BU KONUNUN NASIL OLDUĞUNU ANLAMAK EN BÜYÜK ARZUM"

Gürkan savunmasına şöyle devam etti:

"Gerekenleri yapmadığıma dair hiçbir delil yok, en ileri teknolojiyi, mekanizasyonu getirdik. En büyük övüncümüz tertemiz sicilimizdi, bu kazanın nasıl olduğunu anlamak en büyük arzum."

Gürkan'ın savunmasının tamamlanmasının ardından, diğer sanıklara geçilecek.

AİLELER İFADELERE İSYAN ETTİ

Soma'da hayatını kaybeden işçilerin yakınları, dava iddianamesinin okunmasının tamamlanmasının ardından iddianamede geçen ifadelere isyan etti.

"ÇOCUKLARIMIZA RESMEN HAYVAN MUAMELESİ YAPMIŞLAR"

Manisa'nın Soma ilçesinde hayatını kaybeden 301 işçiyle ilgili olarak Akhisar'da özel bir salonda görülen davada iddianameler tamamlandı. Dün 163 sayfası okunan iddianamenin kalan 73 sayfası da bugün okundu. İddianamenin tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı duruşmaya ara verdi. Duruşma sırasında fenalaşan maden şehidi Uğur Çolak'ın annesi Gülsüm Çolak, verilen arada gazetecilere konuştu. Çolak, "İçeride çocuklarımıza resmen hayvan muamelesi yaptırarak çalıştırmışlar, karga tulumba yani eski usulle. 1930'lardaki gibi el arabaları, kazma kürekle çalıştırmışlar. Çalışmıyorsan tekme tokat hayvan niyetine kullanmışlar çocuklarımızı. 'Çalışacaksınız. Çalışmayacaksanız dışarıda 500 kişi var bekleyen' denmiş" dedi.

"BU KADAR BASKIDAN SONRA BU KAZANIN OLMASI KAÇINILMAZ"

Çolak ailesinin avukatı Mehmet Aydın ise yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Çalışma şartları incelediğinde gayet ağır durumlarda çalıştıklarını görüyoruz. Üretime dayalı bir sistem olduğu için de işçiler üzerine ciddi bir baskı var. İlk hedef kömür çıkarılması ve daha fazla üretim yapılması. İşçiler bu konuyla ilgili serzenişlerini belirttiğinde teyzemin aktardığı gibi 'dışarıda bir sürü insan var, sizlerin yerine onları alırız' diye insanları bu şekilde korkutmuşlar. Şiddet de uygulanmış. Bu kadar baskıdan sonra bu kazanın olması kaçınılmazdır. Fiziksel ve psikolojik baskı var. Bu bir kişi tarafından yapılan bir şey değil. Genel olarak şirkette böyle bir baskı var. Ölen kişiler ile ilgili şu anda yapılacak bir şey yok. Yaralı kurtulan kişiler ise şikayet hakkını kullanmışsa manevi tazminat açılabilir. Şu anda aileler ile ilgili açılan dava bu iş kazası nedeniyle maddi-manevi tazminatlar var."

"BUNLAR İÇİN PARALAR GELSİN, DÜNYA UMURLARINDA DEĞİL"

Bir diğer maden şehidi Sezai Kılıç'ın babası Muzaffer Kılıç da iddianameyi dinlediklerini anlatarak, "Bu olayın en büyük sorumlusu şuanda İsmail Adalı. Fiziki baskıyla benim çocuğum bir ay kala işi bırakmak istedi. Dedi ki, 'Baba ben bu işe gitmeyeceğim.' Ailesinin gelir düzeyi zayıf olduğu için mecburen gitti. Çok kısa süre içerisinde burada çok büyük bir facia olacağını söylemişti. Tanık beyanlarının hepsinde bunları dinledik. Benim çocuğum 1 milyar 200 milyon maaş alıyordu. Taşeron olarak çalışıyordu. Bir kere gelip bana başın sağolsun demediler. Bunlar paranın çıkarında. Bunlar için paralar gelsin, dünya umurlarında değil. Bunlar en büyük cezayı alsalar da vicdanım rahat değil" şeklinde konuştu.

Anne Arzu Kılıç ise torunlarının bu olaydan sonra okula gitmek istemediğini ve çok etkilendiğini ifade ederek, "Okulda, 'Sezai Kılıç'ın gözü yokmuş, bedeni yanmış' gibi şeyler konuşuluyormuş. Küçük çocuk bunları duyduğu zaman etkilenir. Okulu bırakma derecesine kadar geldi. Babaları bu çocuklara sünnet düğünü yapacaktı. 'Keşke benim babam da yaşasaydı da benim sünnetimi yaptırsaydı' diye ağlıyorlar" dedi.