Haber 7 yazarı Taha Dağlı, 30 Ağustos 1986'da Paris'te lüks bir otelde gerçekleşen gizli görüşmenin ayrıntılarını yazdı.

Ruhani'nin görüştüğü ve ABD'li sandığı kişinin aslında İsrail ajanı olduğunu bilmediği de ortaya çıktı.

İşte, bugün İran Cumhurbaşkanı olan Ruhani’nin, 30 yıl önceki o görüşmede Amerikalı sandığı Mossad ajanına söylediği sözler, İsrail gazetesi Ahronot tarafından deşifre edilen o gürüşmesi;

Tarih: 30 Ağustos 1986 Yer: Paris Lüks bir otel odasında gizli bir görüşme var.
Masanın bir ucunda Hasan Ruhani, karşısında ise İsrail Başbakanı’nın danışmanı Amiram Nir oturuyor.

Ruhani dönemde İran’da mollalara karşıtlığıyla bilinen Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin sağ kolu konumunda. Parlamento başkan yardımcısı ve İran Ulusal Güvenlik Komitesinin üyesi.

O süreçte İran-Irak savaşı devam ediyor. 1979 devrimiyle koptuğu sanılan iplere rağmen ABD, ambargoyu delip el altından Tahran’a silah satıyor. Silah skandalının hemen sonrasında ise Ruhani, Tahran adına Paris’te ABD’li ajanlarla görüşmeye gidiyor.
Ancak otel odasında karşısına çıkan kişi ABD’li değil İsrailli bir ajan oluyor. Ruhani’nin bundan haberi yok. O konuştuğu ajanı Amerikalı sanıyor.

Görüşme sırasında Humeyni’yi şikayet ediyor. Amerikalı sandığı İsrail ajanı Amiram Nir’e “Humeyni’ye biraz diş gösterin, o zaten korkup kaçar” diyor.

Bugün İran Cumhurbaşkanı olan Ruhani’nin, 30 yıl önceki o görüşmede Amerikalı sandığı Mossad ajanına söylediği sözler, İsrail gazetesi Ahronot tarafından deşifre edildi.
Ruhani aynen şöyle diyor, "ben şahsen İmam Humeyni'nin dün yaptığı konuşmadan çok büyük rahatsızlık duydum, sanırım bu göreve geldiğinden bu yana yaptığı en sert konuşmaydı ancak bu sizin hatanız, Amerikalılar oturuyor ve bizimle Irak arasında olup biteni izliyor, bize yardım etmiyor, siz sadece İran'dan bir şey alınca yardımda bulunuyorsunuz, aksi takdirde yardım etmiyorsunuz".

Oldukça dertli konuşmaya devam ediyor, Humeyni’yi alt etmelerinin yolunu göstererek, "Humeyni'nin karakterini analiz ettiyseniz görmüşsünüzdür, ona güçlü bir ses çıkarırsanız, 100 adım geri gider ancak siz hep yanlış yerde duruyorsunuz, ona karşı çok yumuşaksınız, ona hiç güç göstermiyorsunuz" diyor.

Hatta biraz daha ileri gidip, “Humeyni'ye diş gösterirseniz, onu ordunuzla tehdit ederseniz, Humeyni sizin elinizi öper ve sonra da kaçar" ifadelerini kullanıyor.
Mollalardan oldum olası hazzetmeyen Ruhani, 2013’te Ahmedinecat’tan boşalan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.

Haziran ayındaki seçimden kısa süre önce molla yanlısı 6 aday çekildi, yarışta yalnız kalan Ruhani, rahat bir seçim sonrası Cumhurbaşkanı oldu.

Bir önceki seçim dönemi olan 2009 Haziran’ında Molla karşıtları Kerrubi ile Musavi, hapsedilmişti. 4 yıl sonraki 2013 seçiminde ise Mollalar, kendilerine karşı olan bir ismi kayıtsız şartsız kabul etti.
2013 Haziran’ından bugüne gelinen süreçte neler yaşandığına bakınca, İran projesi daha kolay anlaşılıyor. Bu projenin büyük ayağını Ruhani oluştururken, mollaların da projenin içerisinde yer alma ihtimalinin yüksek olduğu görülüyor.

Zira Ruhani Haziran’da seçildikten sonra Batı’yla hızlı bir iletişime girdi. Kasım ayında nükleer müzakereler başladı. Suudi Arabistan o tarihte İran’la masaya oturan ABD’ye veryansın etti.

Ruhani’yle birlikte İran’ın Ortadoğu politikası daha bir yayılmacı hale geldi. Suriye’deki askeri ve siyasi varlık iki katına çıkarıldı, Irak’ta da öyle.

Son olarak 2014’ün sonlarında Suudi Arabistan’ın burnunun dibindeki Yemen’e girildi.
Ruhani 2013’te seçildikten 6 ay sonra Türkiye’de 17 Aralık darbe girişimi oldu. Darbe teşebbüsünün bir ayağını İran oluşturuyordu. 17 Aralık haftasında Ruhani, İran’da Türkiye ile ticari ilişki yürüten işadamları ve bürokratları tasfiye etti.

Bugün herkes İran’ın Ortadoğu’daki agresif politikasından söz ediyor. Mezhepsel tansiyonu yükseltip, bölgede egemenlik kurmaya çalışan İran’ın gücü sorgulanıyor.
Bu gücü nereden ve nasıl aldığı aslında ortada.

Hepsini bir kenara bırakın, yıllarca “Mollalar İran’a” sloganları atanların bile bugün İran yayılmacılığına karşı sessiz kalması hatta destek atar olması ne kadar manidar değil mi?