Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen ABD,Rusya ve terör örgütü PYD ile girdiği ittifak sonucu göstermelik ateşkes anlaşmasına vardı.


2011'de bu yana yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği 
Suriye'de neler olacak? Bu anlaşmayla ne hedefleniyor?

Taha Dağlı ayrıntıları yazdı;

İşte PYD-ABD-Rus ittifakının asıl amacı

Gizlemiyorlar, aksine resmen ilan ediyorlar. ABD, Rusya, Şam rejimi ve PYD terör örgütü ittifak halinde.

Suriye’de şiddet süreci 5 yıldır sürüyor.

Peki Amerika ile Rusya’yı aynı çatıda hangi amaçlar bir araya getirdi?

Öncelikle bu ittifakın Suriye’de 2 temel hedefi var.

Birincisi Türkiye’nin güney sınırı boyunca Kuzey Irak’tan Akdeniz’e çıkan koridor.
Bu hat, petrol ve doğalgaz gibi enerji transferlerinin güzergahı.

İkinci ise o hatta bulunan petrol ve doğalgaz rezervleri.
Çünkü bugün PYD işgalinde bulunan Suriye’nin kuzeyinde günlük 153 bin varil petrol üretiliyor, yaklaşık 240 trilyon metre küp de doğalgaz rezervi var.

2008 yılında Suriye’nin kuzeyinde ve özellikle de Haseki civarında yeni doğalgaz rezervleri bulundu.
Şam ile ilişkileri çok eskiye dayanan Rusya, doğalgaz rezervlerinin bulunmasının ardından Suriye’ye enerji yatırımları gerçekleştirdi.

Bugün DAEŞ petrolünü satın alan George Haswani, ya da satranççı olarak bilinen Kirsan Ilyumzhinov gibi Putin’in Ortadoğu’daki kirli işlerini çeviren işadamları, 2008’de Moskova ile Şam arasındaki enerji anlaşmalarının imzalanmasıyla, bölgeye gönderildi.

Ruslar, 2008’deki anlaşmalarla Suriye’deki enerji kaynaklarının tam yetkilisi konumuna ulaştı.

Sonrasında 2011 Mart ayında Suriye’de ayaklanma başladı. Rejim, bir süre sonra ülkesinin kuzeyindeki topraklarda hakimiyeti elden kaçırdı.
Devreye hemen PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD terör örgütü sokuldu.
Esed, petrol ve doğalgaz sahalarının bulunduğu bölgeleri anahtar teslim PYD’ye bıraktı.

Yıl 2012’ydi.
O dönemde Türkiye, sınırında oynanan oyunun farkındaydı. Suriye politikasında Türkiye’yi hata yapmakla itham edenler unutmasınlar ki, Türkiye sınırında PKK kozunun devreye sokulmasının ardından Şam rejimiyle ipleri kopardı.

Ruslar zaten 2011’den itibaren rejimin yanındaydı. Suriye’yi 2015 30 Eylül’ünde bombalamaya başladılar ama ayaklanmanın ilk gününden itibaren her türlü maddi desteği sağlıyorlardı.

PYD, kuzeyde egemen hale getirilirken, sürece Amerika da dahil oldu. İşte bu noktada ortaya DAEŞ terör örgütü çıktı.

DAEŞ de gözünü Suriye’nin kuzeyindeki enerji sahalarına dikmişti. Zaten geçmişe göz atın DAEŞ ilk günden itibaren sürekli, hem Suriye’de hem de Irak’ta kuzey bölgelerde, petrol alanlarına saldırdılar.

DAEŞ ile PYD arasında Kobani başta olmak üzere Rojava diye adlandırılan bölgelerdeki çatışmaların gerçek nedeni de Rusya ile ABD arasındaki petrol-doğalgaz savaşının vekalet haliydi.

2013’de Amerika, Suriyeli muhalifler için eğit-donat projesini zikretti.
Proje geç de olsa hayata geçirildi.
Ancak kısa sürede 2015 Eylül’üne gelindiğinde bir anda çöpe atıldı.

Amerika, eğit-donat projesinden neden vazgeçti?
Burada iki önemli detay var. Birincisi Şam rejiminin BM Daimi Temsilcisi Caferi’nin ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile yaptığı iki görüşme. O görüşmelerde Esed, Amerika’ya muhalifleri yarı yolda bırakması için açık çek verdi.
Sonrasında yani 30 Eylül 2015’de Rusya, Suriye’ye girdi.
Obama ile Putin arasındaki anlaşma da artık devreye sokulmuş oldu.

Bugün gelinen noktada ABD ile Rusya, Suriye’de ateşkes öneriyor.
İçi boş olan o planın tek amacı muhalifleri durdurmak.

Bununla birlikte PYD terör örgütü hem ABD hem de Rusya’dan nemalanıyor. Bölgedeki petrol ve doğalgaz paylamışında aracı olan işadamları PYD’yi finanse ediyor.

Son olarak geçtiğimiz Cuma gününden itibaren Haseke’nin Şedadi kasabasında bulunan petrol tesisleri DAEŞ ile PYD terör örgütleri arasında el değiştirdi.

Bugün kirli ittifak Haseke başta olmak üzere Rojava ve Cezire kantonlarındaki petrol ve doğalgaz sahalarındaki paylaşıma ortak olmuş durumda.

Bölgede bu tekere çomak sokacak kapasitedeki tek güç ise Türkiye.
Türkiye ile neden uğraşıyorlar sorusunun da yanıtı burada.