ABD yönetimi, Suudi Arabistan ile İran arasında, Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'in idam edilmesinin ardından Suudi Arabistan'ın Tahran büyükelçiliğinin ateşe verilmesiyle büyüyen gerginliğin iki taraf arasında askeri boyutlara ulaşmayacağını düşünüyor.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'dan üst düzey bir yetkili, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Körfez bölgesinde şu ana kadar askeri bir hareketlenme görmediklerini, böyle bir durum için de bir sebep bulunduğunu kanısında olmadıklarını söyledi.
Adının gizli kalmasını isteyen yetkili, İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerginlik için "Bütün bunlar tamamen retorik. Bu gerilimin askeri bir boyutu olacağını düşünmüyoruz" dedi.
Son günlerdeki gelişmeleri, "Bu, her yerde olabilecek diplomatik bir kriz" şeklinde değerlendiren Pentagon yetkilisi, yine de gerginlikle "herkes gibi ilgili endişeleri bulunduğunu" kaydetti. Pentagon yetkilisi, "Hatta bu endişenin her zamankinden yüksek olduğunu söyleyebilirim" ifadesini kullandı.
Amerikalı yetkili, ayrıca, "Bizim sadece bölge için değil, tüm dünya geneli için çok sayıda kombinasyon ve ihtimali içeren savaş planlarımız var ancak şu anda bunların hiçbiri uygulanmıyor. Biz bölgede normal duruşumuzu sürdürüyoruz" diye konuştu.
- "Bir dengeye oturacaktır"
Uluslararası ilişkiler alanında çalışan analistlerden bir kısmı da şu anki karşı karşıya gelme durumunun diplomatik alanda etkileri olacağını, kısa vadede çözülmese bile bir dengeye oturacağını düşünüyor.
Carnegie Endowment adlı düşünce kuruluşunun Ortadoğu uzmanlarından Frederick Wehrey, gazeteciler için düzenlenen telekonferansta, İran ile Suudi Arabistan'ın stratejik rakipler olduğunu hatırlattı.
Son dönemdeki gerilimin kısa vadede tam olarak çözülmese de sonunda yerini bir dengeye bırakacağını ifade eden Wehrey, "Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin geneline baktığınızda, iki taraf birbirinin boğazını kesecek duruma gelse bile her zaman belli bir derecede koordinasyon ve belki arka kanallardan gizli diyalog olmuştur" diye konuştu.
Aynı kuruluştan kıdemli uzman Karim Sadjadpour de iki ülkenin hasım değil rakip olduklarını söyledi.
Son günlerde her iki taraftan da gerginliğin düşürülmesine yönelik açıklamalar geldiğine işaret eden Sadjadpour, Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliğine düzenlenen saldırının ardından özellikle İranlı bazı siyasetçiler ve yetkililer tarafından saldırıyı kınayan ve sınırın aşıldığını belirten açıklamalar yapıldığını, bunun da iyiye işaret olduğunu kaydetti.
- "Diplomatik etkileri olacak"
Merkezi Washington'da bulunan Ortadoğu Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun Başkan Yardımcısı Paul Salem ise son gerginliğin diplomatik alanda etkileri olacağını öngördü.
Suriye krizinin çözümü için yapılacak barış görüşmeleri, Yemen sorunu hakkındaki müzakereler, DAEŞ'e karşı uluslararası bir koalisyon kurulması ve Irak'ta DAEŞ'e karşı bazı kazanımlar elde edilmesi gibi gelişmelerle 2015'in umut verici şekilde sonlandığını dile getiren Salem, sözlerine şöyle devam etti:
"Maalesef 2016, İran-Suudi Arabistan arasındaki bu olayın yansımalarıyla başladı. Bunun üç ana alanda ciddi sonuçları olacaktır. Birincisi, Suriye krizinin çözümü için Cenevre'de 25 Ocak'taki görüşmelerin yapılacağından şüpheliyim. Suudi Arabistan ve İran'ın yakın bir zamanda aynı masada olacağından emin değilim. (İkincisi) Yemen görüşmelerinin de çökeceğini düşünüyorum. Üçüncü olarak da DAEŞ ile mücadeleye etkisi olacaktır çünkü iki bölgesel güç birbiriyle uğraşırken DAEŞ bunu kullanmak için fırsat yakalamaya çalışacaktır."
Suudi Arabistan vatandaşı Şii din adamı Şeyh Mer Bakır en Nemr’in geçen hafta idam edilmesine İranlı yetkililerden tepki açıklamaları gelmiş, Meşhed ile Tahran’daki Suudi Arabistan büyükelçilik ve konsolosluk binaları göstericiler tarafından ateşe verilmişti. İran’daki Suudi Arabistan diplomatik misyonlarına saldırı, Avrupa Birliği’nden (AB) BM'ye kadar birçok uluslararası kuruluş tarafından kınanmıştı.  Suudi Arabistan'ın yanı sıra Bahreyn, Sudan ve Cibuti, İran ile diplomatik ilişkilerini kesme kararı alırken Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler de ilişkilerini maslahatgüzar seviyesine indirmişti.