AYRILDIĞI Alman kocasının 'Karım çocukları Türkiye'ye kaçıracak' ihbarından sonra Alman Gençlik Dairesi'nin beyanı üzerine Aile Mahkemesi anne Ebru L.'nin 6 ve 3,5 yaşındaki iki kızını elinden alarak Alman babaya verdi. Mahkeme ayrıca Ebru L.'nin çocuklarıyla görüşmesini yasakladı.
Almanya'da benzeri defalarca yaşanan ve hatta Avrupa Birliği Komisyonu'nun Almanya'yı bu konuda uyardığı gençlik dairesi dramlarından bir yenisi Hamburg'da yaşanıyor. Yaklaşık üç yıl önce ayrıldığı Alman kocasının, gençlik dairesine ve mahkemeye yaptığı 'Karım çocukları Türkiye'ye kaçıracak' ihbarı üzerine mahkeme, anne Ebru L.'nin 6 ve 3,5 yaşındaki kızlarını elinden alarak babaya verdi. Mahkeme ayrıca annenin çocuklarla görüşmesine de izin vermedi. Ebru L. mahkemenin kararı sonrası hukuk mücadelesi başlattı.
YAPISAL IRKÇILIK ÖRNEĞİ
Özellikle göçmen kökenli ailelerin çocuklarının davalarında Alman makamların taraflı davrandığı için çok kez şikayet konusu olan ve hatta Avrupa Komisyonu'nun Alman gençlik dairelerinin bu tavrını raporlarında 'yapısal ırkçılık' olarak değerlendirmesine rağmen, gençlik dairelerinin taraflı tutumu sürüyor. Hamburg'da yaşayan Ebru L., kendinin Almanya'da doğup, büyüdüğününü ve Alman vatandaşı olduğunu ifade ederek, sadece ayrıldığı eşinin ifadesine dayanılarak alınan kararın skandal olduğunu söyledi. Ayrıldıktan sonra, 6 yaşındaki ve 3,5 yaşındaki kızlarının kendinde kaldığını ve çocukları yasaların öngördüğü şekilde iki haftada bir babalarına gönderdiğini söyleyen Ebru L., "İki haftada bir Cuma-Pazar arası babalarında kalıyorlardı. Babalarından döndüklerinde bir gün büyük kızımın sırtında ağır şiddet izleri gördüm ve bunu gençlik dairesine bildirdim. Kızım babasını dinlemediğini için babasının kendisini dövdüğünü söylemişti. Soruşturma açıldı ve 'kimin yaptığı tespit edilemedi' denilerek kapatıldı. Ben de bunun üzerine çocuklarını babasına bir daha göndermek istemedim. Gençlik dairesinin yoğun baskısı üzerine 26 Ekimde çocukların yine hafta sonu için babalarına gitmelerine izin verdim. Ama babaları çocukları bir daha geri göndermedi. Gençlik dairesi ve mahkemeye başvurup benim çocukları Türkiye'ye kaçıracağımı öne sürerek ihtiyati tedbir kararı çıkardı. Karar tamamen babanın asılsız iddiaları üzerine kurulmuş. İtiraz ettik" dedi. ÇOCUKLARIN TÜRKİYE'YE KAÇIRILMA TEHLİKESİ VAR
İhtiyati tedbir kararına yapılan itiraz Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Ancak burada da tamamen babanın iddialarına dayanılarak, 'Baba inandırıcı bir şekilde davalının çocukları kendisinden ayırıp, Türkiye'de bulunmayacak bir yere götüreceğini anlatarak çocukların ikamet yerini belirleme hakkının kendisine verilmesini talep etti. Bu çocuklar için ciddi bir tehlike olduğu için babanın talebine onay verilmiştir' denildi. AVUKAT DA ŞAŞIRDI
Ebru L.'nin avukatı da karara şaşırarak, "Çocukları kaçıran babası, ama suçlanan anne" diyerek bu karara da bir üst mahkemede itiraz etti. Mahkeme bilirkişinin çocuklarla görüşüp rapor hazırlamasını kararlaştırdı. Hazırlanması en az 3-4 ay süre alacak rapor tamamlanana kadar çocukların babalarında kalması ve anne Ebru L. ve annenin, dede, teyze, dayı gibi tüm yakınlarına konan çocuklarla görüşme yasağının devam etmesine karar verildi.
"Acaba baba Türk kökenli olsaydı, karar ne olurdu?" diyen Ebru L., Alman makamların taraflı tutumunun kendisinin Türk kökenli olmasından kaynaklandığına inandığını söyledi. Ebru L., "Acaba baba Türk kökenli, anne Alman olsaydı karar nasıl olurdu çok merak ediyorum. Sadece Türk kökenli olmamdan hareket ederek, çocukları Türkiye'ye kaçırma tehlikesi bulunduğu iddia etmek ayrımcılık değilde nedir? Ben Almanya'da doğup, büyüdüm. Tüm ailem ve yaşam merkezim burada. Çocuklarımı Türkiye'ye kaçırma kadar absürt bir iddiaya mahkeme nasıl inanabiliyor anlamış değilim. Hakkımı sonuna kadar arayacağım. Kimsenin beni çocuklarımdan ayırmaya hakkı yok" diye konuştu.