GÖREV süresi önümüzdeki ay dolacak Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, "Türkiye risklerin olduğu kadar, altın fırsatların da merkezinde yer alıyor" dedi.
Önümüzdeki ay Türkiye’de 3.5 ay süren görevini tamamlayarak emekli olacak, Washington’da ‘Atlantik Konseyi’ adlı düşünce kuruluşuna bağlı Refik Hariri Ortadoğu Merkezi’nin direktörlüğüne getirilecek Büyükelçi Francis Ricciardone, Amerika’nın Sesi Radyosu’nun sorularını yanıtladı. Ricciardone, yerine atanan daha önce Tiflis’te büyükelçilik yapan Dışişleri Bakanı’nın Özel Kalem Müdürü John Bass’ın, Beyaz Saray ve kurumlar arası işleyişi bildiğini, eşinin de tam bir diplomat olduğunu söyledi. Büyükelçi Francis Ricciardone, birkaç kez ertelediğim ikinci kariyerine başlamayı planladığını anlatırken, "Başkan Obama beni, diplomat olarak ilk görev yaptığım ülke; Türkiye’ye büyükelçi olarak aday gösterdiğinde çok büyük onur duydum. Ama bu ikinci kariyerime, yani düşünce kuruluşlarına geçme planlarımı ertelememe yol açtı. Bir süre Amerika’da dinlendikten sonra, Eylül ayında Atlantik Konseyi’nin eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri anısına açtığı Ortadoğu Merkezi’nin direktörlüğüne başlayacağım" dedi.
Türkiye’de 1 Ocak 2011 tarihinde büyükelçilik görevine başlayan, iyi derecede Türkçe bilen Büyükelçi Ricciardone, görevi boyunca en önemli hedefinin Türkiye ve ABD arasında ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmeyi hedeflediğini söyledi. ABD Başkanı Barack Obama’nın 2009 yılı Nisan ayında ilk denizaşırı ziyaretini Türkiye’ye düzenleyerek ilişkilere özel bir önem verdiğini gösterdiğini bildiren Büyükelçi Francis Ricciardone, şöyle konuştu:
"Başkan, uluslarımız arasındaki ittifakı ve halklarımız arasındaki dostluğu yenilemeyi amaçladığımızı söyledi. Son 3.5 yılımı bu ilişkileri yenileme ayrıcalığına ayırdım. Sınırlar ötesinde çok büyük işler gerçekleştiriyoruz. Yalnızca Suriye değil, her alanda birlikte çalışıyoruz. Türk-Amerikan Konseyi, benim diplomatlık görevine başladığım ilk yıllardan bu yana ikili ilişkilerin büyük bir dostu oldu. Ticari ilişkileri arttırmaya çalışıyoruz."
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Türkiye’nin Suriye’deki el Nusra Cephesi’ni terör örgütü ilan etme kararını değerlendirirken şunları söyledi:
"Biz el Nusra cephesini 1.5 yıl önce terör örgütü ilan ettik. Birçok konuda olduğu gibi Türkiye’yle neredeyse aynı frekanstayız. Farklı bakış açılarımız olduğu ortada. Suriye’nin yol açtığı sorunlar çok büyük, acil, hem de gerçek. Neredeyse Suriye’deki iç savaş ve kargaşadan kaçan 1 milyon kişi, Türkiye’ye sığındı, kendilerini güven ve emniyet içinde buldu. Bu Türkiye’nin üzerinde çok ağır bir yük. Suriye’nin köklü sorunlarını çözmek, bir yandan da bu ağır yükle başa çıkmaya çalışan Türkiye’ye yardım etmek istiyoruz. Suriye konusunda çok açık ve zorlayıcı ulusal çıkarlar bizi bağlıyor. Washington ve Ankara arasında Suriye konusundaki ortak çıkarlar, Irak konusunda da geçerli. Bölgeye bakarsanız, çok zorlayıcı stratejik ulusal çıkarlara sahibiz. Bu çıkarlar bölgenin istikrarı ve refahını gerektiriyor. Irak’ın güçlü, refah ve birlik içinde olmasını arzuluyoruz. Irak’ta istikrarının gelmesini, bu ülkenin bir demokrasi olarak gelişmesini istiyoruz. Irak’ın petrol ve ardından doğal gaz ihracatına başlaması hayati bir ulusal çıkar konusu. Bu yalnızca enerji müşterisi ve transit ülke olan Türkiye için geçerli değil. Elbette Irak’ın önce petrol, daha sonra da doğal gaz ihraç etmeye başlamasını istiyoruz, ama yalnızca Irak’ın kuzeyinden değil, her yerinden, Körfez ülkeleri ve diğer kara güzergahlarına alternatif olacak şekilde Türkiye aracılığıyla ihraç etmesini istiyoruz. Bu Türkiye ve Amerika için önemli, bu girişimin başarıya ulaştığını görmek istiyoruz. Umarız Bağdat hükümeti ve Erbil, ulusal enerji kaynaklarını değerlendirme konusunda bir uzlaşmaya varır."
Büyükelçi Ricciardone, enerji konusunda atılacak adımların sadece Türkiye’nin değil, ABD ve Avrupa’nın da çıkarlarıyla örtüştüğünü, Türkiye’yi bölgede kesinlikle bir merkez olarak gördüklerini bildirdi. Enerji, Türkiye, Amerika ve Avrupa’daki müttefiklerin stratejik, ulusal savunma çıkarlarının birleştiği bir konu olduğunu vurgulayan Büyükelçi, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin bölgede enerji geçiş merkezi olma yönündeki gelişmesine çok iyimser bakıyorum. Sıkı çalışma, gerçek diplomasi ve vizyon yardımıyla Şahdeniz gazının boru hattıyla Türkiye’den geçirilmesi konusunda anlaşmalara imza atıldığına tanık olduk. Kıbrıs’ta bir çözüm olursa, bu da doğu Akdeniz’de güvenlik ve istikrarı güçlendirecek. Bu bölgede enerji kaynaklarının da dışarı açılmasını sağlayacak. Bu konuda çok olasılık mevcut. İran’ın P5+1’le anlaşması, nükleer programının sıkı denetim altına alınmasına razı olması, nükleer silah sahibi olmaya çalışmadığı yönünde dünyayı ikna etmesi, hem İran, hem Türkiye, hem de bölgesel istikrar ve güvenlik açısından çok önemli. Bölge, çok sayıda risk ve zorlukla karşı karşıya olsa da altın fırsatlara da sahip. Türkiye risklerin olduğu kadar, bu altın fırsatların da merkezinde yer alıyor."

(İD)