MALEZYA Havayolları'na ait 239 kişi taşıyan yolcu uçağının radardan kaybolması ve enkazına geride kalan 2 gün, 1gece boyunca ulaşılamaması havacılık tarihinde benzeri görülmeyen durum yarattı.
Cuma gününü cumartesiye bağlayan gece Malezya'dan havalanan Boeing 777, 2 saat sonra, 10 bin metrenin üzerindeki yükseklikte uçuşunun belki de en güvenli olması gereken safhasında seyrediyordu. Pilotlardan herhangi bir acil durum sinyali alınamadı. Hava koşullarının normal olduğu ve uçağın çevresinde çarpışma ihtimali doğuracak herhangi bir hava aracı olmadığı ifade edildi.
İki dev motoru sayesinde 16 saate varan uzaklığa uçabilen şirketin gözde modelleri arasında yer alan dev uçak aniden radardan kayboldu. Yolcu uçaklarının en güvenlilerinden biri olarak kabul edilen Boeing 777’nin Vietnam ve Malezya arasında denize düştüğüne kesin gözüyle bakılıyor.
Havacılık uzmanları, Boeing 777 gibi bir uçağın söz konusu şartlar altında düşmesinin son derece olağan dışı olduğuna dikkat çekiyor.
ÇALINTI PASAPORTLA YAN YANA
Uçağa çalıntı pasaportla binen iki yolcu bulunduğunun ortaya çıkması akıllara terör olasılığını getirdi. Uçuş listesinde isimleri yer alan İtalyan Lui Maraldi ve Avusturyalı Christian Kozel'in pasaportlarının iki yıl önce Tayland'da çalınmış olması terör şüphesini güçlendiriyor. Üstüne üstlük, uçağa çalıntı pasaportla binenlerin yan yana oturduğu kesinleşti.
KABİN PATLAMASI OLABİLİR Mİ
Terör eylemi dışında, uçağın havada gövde bütünlüğünün birden bozulması olasılığı  bulunuyor. Havacılıkta 'Kabin patlaması' olarak tabir edilen olay, kabin içi basıncın yarım saniye gibi bir sürede düşmesi sonucu meydana geliyor. Uçaktaki patlamayı ani büzülme ve parçalanma takip edebiliyor. Metal yorgunluğunun yanı sıra, ciddi bakım ihmal ve hataları söz konusu duruma yol açabiliyor.
KARA KUTU TARTIŞMALARI
Uçağın nasıl düştüğü gizemini korurken, aradan geçen iki gündüz bir gece boyunca enkaza ulaşılamamış olması kara kutu tartışmalarını alevlendireceğe benziyor. Olağan şartlarda sinyal göndermesi gereken kara kutunun bu fonksiyonunu her zaman yerine getirememesi nedeniyle, havacılıkta eşzamanlı uydu takip sistemlerinin kullanılması bir süredir gündemde.
HANGİ ÜLKE SÖZ SAHİBİ?
Gizemli biçimde düşen uçak bir başka tartışmayı da beraberinde getirdi. Enkazın yerinin kesinleşmemesi, bölge ülkeleri arasında kimin söz ve yetki sahibi olması gerektiği konusunda muğlaklık yaratıyor. Uçağın kaybolmasından bu yana Güney Çin Denizi’nde altı ülke müşterek çalışıyor. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü kurallarına göre, enkaz hangi ülkenin egemenlik alanındaysa, o ülke arama, kurtarma ve soruşturma gibi yetkilere sahip.
KOORDİNASYON SORUNU
Enkaza uzun süreden bu yana ulaşılamamış olması özellikle Vietnam ve Malezya arasında sık sık koordinasyonsuzluğa, hatta çatışmaya yol açıyor. Uçakta 154 yolcusu bulunan Çin'in bölgeye savaş gemileri dahil 20'nin üstünde deniz aracı göndermesi koordinasyon sorununu ağırlaştırıyor. ABD donanmasına ait bir destroyer de bölgeye ulaşmak üzere.
ENFORMASYON ÇAĞINDA BİLGİ NOKSANLIĞI
Kayıp uçakla birlikte enformasyon çağında bilgi noksanlığı sorunu da tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Saatler geçtikte farklı ülkelerin farklı birimlerinden yapılan açıklamaların teyidi soruna dönüşürken, kriz yönetimi internet çağının hızının çok gerisinde kaldı. Yaklaşık 100 kadar yolcu yakını, imzaladıkları bildiriyle Malezya Havayolları'nı 'bilgi saklamakla' suçladı.
ABD SESSİZCE DEVREDE
Ülkesindeki hava kazalarında şeffaflığı öne çıkaran ABD ise, soruşturmaya dahil olmasına rağmen kamuoyuyla bilgi paylaşamıyor ve ilgili ülkeye destekle yetiniyor. Uçağın üreticisi olan Boeing firmasının yanı sıra, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) soruşturmaya dahil olmuş durumda.

SK(AÖ/İD)