Hakan AYTAŞ/KALKANDELEN , ()-  MAKEDONYA'da, Bektaşi Dervişi Abdulmuttalip Bekiri, 12 yıl önce ailesini bırakarak yerleştiği Osmanlı eseri Harabati Baba Tekkesi'nde yaşıyor. Bütün gününü tekkede geçiren Derviş Bekiri, zorunlu olmadıkça tekkeden ayrılmıyor.
Abdulmuttalip Bekiri, oğlunun, "Baba sen derviş değil misin? Dervişsen tekkede olman gerekmez mi?" diye sorması üzerine tekkeye yerleşmiş. Bektaşiliğin Babagan kolundan olan Derviş Abdulmuttalip Bekiri kendi ifadesiyle, 'Elini, dilini, belini bağlamış.' O günden beri ailesini ayda bir kez ve birkaç saat görüyor.
'İŞ ELBİSELERİMİ ÇIKARTIP TEKKEYE TESLİM OLDUM'
Arnavut asıllı olan Derviş Bekiri Türkiye'den her gün çok sayıda kişi Harabati Baba Tekkesi'ni ziyaret ettiği için Türkçe de öğrenmiş. Derviş Abdulmuttalip Bekiri tekkede yaşama kararını nasıl verdiğini şöyle anlattı:
"1994 yılında müritlikten dervişliğe atandım, 2002 yılından itibaren ise bu tekkenin hizmetçisiyim. Böyle bir karar verdim çünkü ben fakirden başka böyle bir şeyi yüklenecek kimse yoktu. 2002 yılına kadar bir firmada çalışıp, çocuklarımın ekmeğini kazanıyordum. Bir gün oğlum Deniz bana, 'Sen derviş misin?' diye sordu. Oğluma derviş olduğumu söyledim. Bana, 'Derviş dediğin tekkede olur' dedi. Aile fertleri ile konuştum. Kendi kendilerine bakabileceklerini söylediler. Bunun üzerine, iş elbiselerimi patrona verip, tekkeye teslim oldum."
'TÜRKİYE'DEN ÇOK ZİYARETÇİ GELİYOR'
Derviş Abdulmuttalip Bekiri bir gününün nasıl geçtiği konusunda şunları söyledi:
"Sabah erkenden kalkıp türbelere gidip niyazımı yaparım. Gelip gülbenklerimi, dualarımı yaparım. Sonra tekkeyi temizler, misafirlerimi beklerim. Özellikle Türkiye'den çok sayıda misafirimiz olur. Onlara tekkemizi, Bektaşiliği anlatırım, ikramda bulunurum. Kurban kestirmek veya dua almak için gelenler de oluyor. Yeni doğan çocuklar için kurban kesilmesini isterim. Vatandaşlar maddi durumuna göre koç veya horoz kurban ederler. Kesilen kurbanlar burada kalır, etleri gelen konuklara ikram ederiz."
'ÖNCE AŞIK OLUNUR'
Derviş olmak için "Önce aşık olunur" diyen Bekiri, "Burada yola, Allah'ın sevgisine aşk vardır. Bu yola baş koyan kişi biraz piştikten sonra Bektaşi meclisinde, 'Beni kardeşliğe kabul eder misiniz' diye sorar. Merasim yapılıp kurban kesilir. Ayni cemden sonra mürit olur. Uzun bir zamandan sonra o müritlerden kendini dervişliğe adamak isteyen dervişlik rütbesine gelir. Ona da bir merasim vardır" dedi.
'ELİMİZ, DİLİMİZ, BELİMİZ BAĞLIDIR'
Derviş Abdulmuttalip Bekiri ailesinden neden uzaklaştığını ise şöyle anlattı:
"Bektaşiliğin Babagan kolunda Bektaşi dervişleri evlenmezler. Ben evliydim ama başka mücerret (evlenmemiş) derviş yoktu. Bu yüzden ailemden uzaklaşıp tekkeye yerleşmeye karar verdim. Ailemi ayda bir ziyaret ederim. Annemi, çocuklarımı, torunlarımı görmek için gece gider sabahleyin geri tekkeye gelirim. Çünkü bu tekkeden sorumluyum. Derviş olanın eli, dili, beli bağlıdır. Bektaşilerde dervişlik babadan oğla geçmez. Ben 20 yıllık dervişim kalp gözüm açılırsa Baba unvanı alırım, olmazsa derviş olarak kalırım. Bektaşi dervişlerinin evlenmemelerinin bir nedeni; eğer evli ise ailesiyle çok meşgul olur, işlerini aksatabilir veya ailesini korumak için mal- mülk edinmek gibi şeylere meyledebilir. Bu yüzden evlenmezler."
'KEFENİMİZ ÜZERİMİZDEKİ KIYFETİMİZDİR'
Dervişlerin üzerinde hırka, haydariye, kemer, taç ve teslim taşı olduğunu belirten Abdulmuttalip Bekiri, "Bunları giyinir ve bir daha çıkarmayız. Ölseniz bile bu elbiselerle gömülürsünüz. Bu elbiseler bizde kefen sayılır. Yıllar sonra mezarı açılsa bile eğer teslim taşı varsa o kişinin Bektaşi dervişi olduğu anlaşılır. Teslim taşı 12 tereklidir ve 12 İmamı simgeler. Ayrıca nefsimizi terbiye ettiğimizi gösterir. Dervişler sakal ve bıyıklarını kesmezler. Sadece başımızı ayda bir tıraş ederiz. Hicri takvime göre her ayın 15'inde saçlarımı keserim. Dervişler vefat ettiğinde ölmezler sadece kalıp değiştirirler. Beden ölse de ruh ölmez" diye konuştu.

HA(SS) (FOTOĞRAFLI)