ALMANYA'da Berlin İslam Federasyonu ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği DİTİB'e bağlı imamlar 11 Ağustos gecesi Berlin'de yakılan Mevlana Camii'ni ziyaret ederek dayanışma gösterdi. Cübbeleriyle yanan cami binasının önüne gelen imamlar burada bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının metnini Müslümanlar Cemiyeti Başkanı Andrea İman Reimann Almanca okudu. Reimann, caminin külleri arasında yanıcı sıvı madde tespit edilmesi ardından yangının kundaklama sonucu çıkmış olduğuna inandıklarını söyledi. Yangında 1 milyon Euro'nun üzerinde hasar meydana geldiğini bildiren Reimann, şöyle dedi:
Bu, Almanya tarihinde, bir camiye yapılan saldırıda meydana gelmiş olan en büyük  hasar. Medyada ise, camiye yapılan saldırının hafifleştirilmeye çalışıldığını veya yeterince işlenmediğini üzüntüyle görüyoruz. Almanya'da son zamanlarda camilere yapılan saldırıların artması, Müslümanlar'ın ibadethanelerinin artık güvenli olmadığını gösteriyor. Biz Müslümanlar, bu tehlikeli gelişmelerin ardından kendimizi güvende hissetmiyoruz. Toplum ve politikacıların da desteklerini bizlerden esirgemeleri, bizi hayal kırıklığına uğrattı. Camiler yanıyor ve bu siyasetçileri, toplumu ilgilendirmiyor. Biz Müslümanlar kendimizi yalnız ve kaderimize terk edilmiş hissediyoruz. Artık önlem alınmazsa Almanya'da yaşayan Müslümanlar olarak sadece ibadethanelerimiz için değil, varlığımız için de endişelenmek durumunda kalacağız."
GİDİŞ NEREYE?
Alman basınının da büyük ilgi gösterdiği basın açıklamasının Türkçe bölümünü Aziziye Camisi İmamı İdris Kahraman yaptı. Kahraman şöyle konuştu:
"Berlin'in en köklü ve büyük camilerinden biri olan Mevlana Camisi'nde ve aynı gece Bielefeld'deki camide kundaklama sonucu meydana gelen menfur yangın olaylarının bir an önce neticelendirilmesini istiyoruz. Fail ya da faillerin yakalanıp, benzeri saldırıların bir daha tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını talep etmek için buradayız. İçinde yaşadığımız ülkenin yasalarına daima saygılı olmayı bir hayat prensibi haline getirmiş olmamıza rağmen, teşekkür beklerken can damarlarımız kesiliyor, camilerimiz kundaklanıyor, yüce kitabımız yakılarak tahrip ediliyor. Entegrasyon politikası adı altında asimile edilmek isteniyoruz. Irkçı ve faşist bir anlayışın insafsızlığına terk ediliyoruz. Bu bağlamda yetkililere soruyoruz: Bu gidiş nereye? Bu gidişata ne zaman dur diyeceksiniz? Birbirimize karşılıklı saygılı ve anlayışlı olarak huzur ve sükunet içinde yaşayabileceğimiz bir ortamın oluşturulmasını arzu ve talep ediyoruz."