İNGİLİZ Financial Times gazetesi, Türkiye'deki operasyonlar ardından Başbakan Erdoğan'ın yıllardan beri en büyük siyasi kriz ile karşı karşıya olduğunu yazdı.
Gazetenin İstanbul muhabiri Daniel Dombey'in hazırladığı sorulu-cevaplı analizde, Başbakan'ın, Türkiye ekonomisinin ve ordunun geleceğine yönelik yorumlarına yer verdi. Yazıda, yolsuzluk skandalının ilk dalgasının hükümetin 4 bakanının istifası ile sonuçlandığını, Başbakan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da soruşturma kapsamında adının geçtiğini belirterek soruşturmanın savcısını görevden alıp ve üst düzey emniyet görevlilerinin yerlerinin değiştirerek skandalın ikinci dalgasını önlendiği aktarıldı. Soru cevap şeklinde yapılan analizde şu satırlara yer verildi:
"BU ERDOĞAN'IN SONU MU?
"Hayır, en azından henüz değil. Erdoğan'ın bu skandala ilk gösterdiği yanıt, gücünü merkezde toplayıp polisi kontrol altına almak ve kendine yakın bir kabine oluşturmak oldu. Erdoğan, siyasi yeteneği ve karizması ve parti örgütlülüğü son 10 yıldır Türk siyasetinde egemen bir rolde. Anketler; AK Parti'nin oylarının yüzde 40'ın altına düştüğünü nadiren gösteriyor. Parti yenilmez olduğunu kanıtladı. Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi, seçilemez bir parti olduğunu kanıtladı. O zaman Erdoğan'ın, rakiplerine mart ayında yapılacak seçimlerde yanıtlarını alacaklarını söylemesine şaşırmamak gerek. Belki de asıl sorulması gereken soru Erdoğan'ın siyasi olarak ayakta kalıp kalamayacağı değil; 'ne pahasına ayakta kalacağı olmalıdır."
" KENDİSİ BUNDAN ZARAR GÖRMEDEN KURTULACAK MI?"
Hayır. Türkçe'de beyaz anlamına gelen AK Parti, soğuk savaş ülkelerindeki sınıflandırmalar gibi, ülkenin eski iktidarı yolsuzluk skandalları yüzünden itibarı düştükten sonra iktidara geldi. Savcılar iddialarında sadık kalırlarsa (İddiaların tümü kamuoyuna açıklanmadı) partinin ak görünümü de tarihe karışacaktır.
SKANDAL TÜRKİYE'NİN DÜNYADAKİ YERİ BAKIMINDAN NE ANLAMA GELİYOR?
Başbakan Erdoğan, yolsuzluk skandalının hükümete karşı yürütülen uluslararası boyutlu bir komplo olduğunu iddia ediyor. Hükümetin bakanları ise 'Yumuşak darbe' olarak yorumluyor. Bunu yaparak isim vermeden Fethullah Gülen'e işaret ediyorlar. Ama hükümet yanlısı medya daha da ileriye gidip soruşturmayı ABD'nin organize ettiğini söylüyor.
ORDUYA NE OLACAK?
Yıllardan beri ordu, Türkiye'nin gerçek gücüydü. Ordu, Cuma günü yaptığı açıklamada hükümete karşı Gülen Cemaati'nin yanında olmadığına açıkladı. Ancak bir yandan üyelerinin yasal pozisyonlarını yakından izlediğini dile getirdi.
BÜTÜN BUNLAR PİYASALAR VE EKONOMİ BAKIMINDAN NE ANLAMA GELİYOR?
Birçok anlama geliyor. ABD Merkez Bankası'nın parasal teşvik politikalarını azaltma girişimine savunmasız dolayı Türkiye beş kırılgan ülke arasında göze çarpıyor. Ülke bir taraftan da sıcak paraya bağımlı. Bir taraftan Türkiye'nin kamu finansı imrenilecek bir durumda. Cari hesap açığının yüzde 80'i kısa dönemli fonlara bağlı olduğundan siyasi risklere fazlasıyla açık. Türk lirasının Cuma günü rekor seviyede düşmesi de şaşırtıcı değil. Uzun vadede birçok analist Türkiye'nin daha fazka yabancı yatırıma ihtiyacı olduğuna inanıyor. Bazı yatırımcılar ise Gezi protestolarının ardından beklemede. Son skandalların yatırımcıları daha az istekli yapacaktır."
  GY(GE/İD)