Engin AKGÜRBÜZ - LYON - - Başbakan Erdoğan, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) 10. yıl etkinliğinde konuştu. Programa, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da katıldı. Binlerci kişinin alkışları ve destek sloganlarıile kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan, Osmanlı ile Fransa'nın büyük işbirliği yapmış, İrtibat halinde oldukların belirterek; Fransa'nın Osmanlı ve Türkiye’ye bir çok alanda katkı verdiğini söyledi. Erdoğan, "Asırlardır devam eden dostluğumuz artık farklı bir boyut kazandı. Fransa’da 620 bin vatandaşımız bulunuyor. Şu an Türkiye ve Fransa vatandaşlarımız hayatlarını idame ettiriyor. İşçi olarak geldiğimiz Fransa’da bütün sıkıntılara direndiniz. Emeklerinizin karşlığını alır hale geldiniz. Son yerel seçimlerde 194 kardeşimiz belediye yönetimlerine seçildi. Sanatt, sporda, siyasetti Türkiye Cmhuriyeti vatandaşları Fransa'da biz de varız demeye başladı. Şunu bir kez de burada ifade etmek istiyorum. Fransa’da sizin başarılarınızla gurur duyduk. 77 milyon her birimiz sizlerle gururlanıyor İftihar ediyoruz. Bütün zorluklara rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın asaletini yere düşürmediğiniz için sizlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum" dedi. 1915 OLAYLARI ÜZERİNDEN, BURADAKİ VATANDAŞLARIMIZ ÜZERİNDEN BİRİLERİ İÇ POLİTİKADA PRİM SAĞLAMA GAYRETİNE GİRİŞTİ Başbakan Erdoğan, Fransa ve Türkiye ile ilgili konuların iç siyasette kullanılması sebebiyle zor günler yaşadıklarını belirtti. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye üzerinden, 1915 olayları üzerinden, buradaki vatandaşlarımız üzerinden birileri iç politikada prim sağlama gayretine girişti. Biz gerek Fransa'da, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde bu tür konuların iç politika malzemesi yapılmasının tehlikesini her fırsatta vurguladık. İç politikada istismarla oy kazanmak uğruna, ırkçılığa, ayrımcılığa, özellikle de İslamofobi'ye kapı aralanmasının, Avrupa için, Avrupa değerleri için tehdit oluşturacağını defalarca dile getirdik. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği önüne çıkarılan engeller hakkaniyetle uyuşmuyor, ahde vefa ilkesine uymuyor. Bizim sadece Fransa'da 620 bin vatandaşımız var. Bütün Avrupa'da sayıları 6 milyona yaklaşan vatandaşımız var. AB'NİN İSLAM DÜNYASIYLA, ORTADOĞU'YLA İLİŞKİ KURABİLMESİ İÇİN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VARDIR Kimse Türkiye'den korkmasın, çekinmesin. AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır, bu ihtiyaç bugün daha çok artmıştır. AB’nin ırkçılık, antisemitizm ve İslamofobiyle mücadele için Türkiye’ye ihtiyacı var. AB'nin İslam dünyasıyla, Ortadoğu'yla ilişki kurabilmesi için Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Türkiye, AB kapısında ilelebet bekleyecek bir ülke hiç değildir. Reformlarımızı yapıyoruz, ekonomiyi istikrarla büyütüyoruz. Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomosi konumundayız. SANATÇILARIMIZ, YAZARLARIMIZ VATANLARINI TERK ETTİLER 1960'ta darbe yaptılar, Türkiye’yi alt üst ettiler. 1980'de bir darbe yapıldı, yine özgülükler bir kez daha kısıtlandı. İşte o dönemde de başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerine bir çok vatandaşımız kaçtı, sığınmak zorunda kaldı. Sanatçılarımız, yazarlarımız vatanlarını terk ettiler. Ardından 28 Şubat darbesi geldi. Bir kez daha devlet kendi öz vatandaşına zulmetmeye başladı. Kızlarımız ininçlarının gereği başörtüyleri ile okullarına gidemedi. Meslek liseleri, imim hatip okulları kapatıldı. Kuran öğrenmek zorlaştırıldı. BUNLARIN DEMOKRASİ KONUŞMAYA HAKKI YOK Değerli dostum, değerli sanatçımız Ahmet Kaya işte o dönemin, o atmosferin lincine uğradı. Paris'te vatan hasreti içinde hayata gözlerini yumdu. O çok sattığını iddia eden gazetelerin köşelerinde yazan birilerinin İstanbul’daki ödül töreninde Ahmet Kaya’ya neler yaptıklarını biz biliriz. Ama bunlarda ar yok, utanma yok. Çatalları nasıl fırlattıklarını gördük. Bunların demokrasi konuşmaya hakkı yok. Biz bunları biliriz. KARDEŞLİĞİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRDIK Türkiye’de makbul olan-olmayan vatandaş ayrımı yaptılar, horladılar, değerleri yok saydılar. İnsanlara vatanlarını zindan ettiler. İnsanı öz vatanında garip hale getirdiler. Biz en başta buna son verdik. Her türlü yasağı, baskıyı kaldırmanın mücadelesini verdik. Kardeşliğimizin önündeki engelleri tek tek biz kaldırdık. Anneler evlatlarıyla kendi dillerinde konuşamıyorlardı. Yasaktı, buna biz son verdik. İnsanımıza insan olduğunu hatırlattık. Devlet ile millet arasındaki mesafeyi kaldırdık. BAŞÖRTÜSÜ Kamuda başörtüsüne özgürlük sağladık. İmama hatip okulları, meslek liselerinin kapılaındaki kilitleri biz kaldırdık. Artık katsayı diye bir zulüm yok. Artık eşit olarak bu yarışa girmek var. Artık düz lise hangi hakka sahipse, meslek lisesi de aynı hakka sahip. BU TOPRAKLARDA İKİNCİ BİR DEVLETİ HAYAL EDENLER BOŞUNA HAYAL EDİYOR Yurt dışına çıkarken parası, pasaportu farklı olarak değerlendirilen vatandaşım artık yurt dışına çıkarken başı öne eğik çıkmıyor. Artık gururla ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım diyebiliyor. Afyon’dan yola çıkarken bir şey söyledik. "Bu ülkede ayrımcılığa bir son vereceğiz" dedik, "tek millet" dedik. Bu topraklarda ikinci bir devleti hayal edenler boşuna hayal ediyor. FRANSA VATANDAŞI DA OLUN, BUNU İHMAL ETMEYİN Bizim ülkemizde bir kısmı siyasal Kürtçülük yapıyor, bir kısmı siyasal Türkçülük yapıyor, bir kısmı da bakıyorsunuz ki kumsallarda dolaşıyor. Bir parti diyor ki ben Kürtlerin temsilcisiyim, biri diyor ki ben Türklerin partisiyim. biri de ben sahillerin partsiyim diyor. Ak Parti ne diyor, biz 77 milyonun partisiyiz diyor. KESİNLİKLE AYNI ZAMANDA FRANSIZ VATANDAŞI OLUN Fransa'da 620 bin Türk var. Tamamı çifte vatandaşlık anlayışından hareketle niye müracaatını yapıp aynı zamanda Fransa vatandaşı olmuyor? Diyorum ki Fransa vatandaşı olmamış olan Türk vatandaşlarıma sesleniyorum, kesinlikle aynı zamanda Fransız vatandaşı olun. Fransa'daki siyasi hakları aynen sizler de kullanmalısınız. Bunun size faydası var, zararı yok. Kim size farklı bir şey söylüyorsa bilin ki size zarar veriyor. Siz bizim Fransa’daki elçilerimizsiniz. Tavsiyem var hep söylüyorum. En az üç çocuğunuz olacak. Sakın ha, 5 diyorsunuz eyvallah! Gökten ne yağar ki yer kabul etmez. BU ÜLKEDE TEKRAR DARBE OLMAMASI İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ 12 Eylül 2010'da Anayasayı değiştirdik ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına imkan sağladık. İşte yargı süreci bitti, 34 yıl sonra da olsa, geç de olsa darbenin sorumluları mahkum edildi. Gençleri yaşlarını büyüterek idam ettirmişlerdi, binlerce vatandaşa ülkelerini dar etmiş, gurbete gitmelerine sebep olmuşlardı. Yıllarca baskı rejimiyle ülkeyi yönettiler, demokrasiye, ekonomiye zarar verdiler. Yıllarca kendilerini anayasayla korudular ama işte o dönemler geride kaldı. Darbe yapanın yanına kar kalmayacağı artık görülmüş oldu. Elbet bu iş burada sone ermeyecek. Bu ülkede tekrar darbe olmaması için, kimsenini darbeye teşebbüs etmemesi için ne gerekiyorsa yapacağız. MİLLETİN SEÇİLMİŞ İKTİDARINA DARBE YAPMAK İSTEYENLERDEN HEMEN HESABI SORULACAK 17-25 Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yolu ile darbe yapmak isteyenlerden de bunun hesabı sorulacak. 34 yıl bekleyerek değil hemen hesabı sorulacak. Bu Pensilvanya her darbeye lojistik darbe sağladı, övgüler düzdü. 28 Şubat’ta dönemin hükümetine ağır saldırılarda bulundu. Yolsuzluk bahanesi altında CHP’yi, MHP’yi, bir kısım medyayı, iş adamlarını, özellikle de emniyet ve yargı içindeki maşalarını kullanarak hükumeti devirmek, kazanımlarını yok etmek, Türkiye'yi uluslararası çevrelere uşak etmek istedi. İşte o darbe girişimini de de eyvallah demedik, bükülmedik, dimdik durduk ve o tuzağı bozduk. Şimdi de inlerine girip hukuk çerçevesinde tek tek hesabını soracağız. Millet artık hükümetine, sandığa, demokrasiye sahip çıkıyor. Millet istikbaline ve istiklaline en güçlü şekilde sahip çıkıyor. Allah'ın izniyle bu millet var oldukça, böyle asil, dimdik durdukça Türkiye'de artık hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecek. Darbeden medet umamayacak. Türkiye'deki muhalefet partileri CHP ve MHP henüz uyanmış, neler olduğunu anlayabilmiş, kendilerini yeni Türkiye'ye uyarlayabilmiş değiller. 30 Mart seçimleri öncesinde iradelerini Pensilvanya'ya teslim ettiler. 30 Mart'ta milletten gereken cevabı aldılar. Hala Pensilvanya'nın yörüngesindeler. Hala oradan çıkamadılar. Şu anda hala Türkiye'yi karıştırmanın, reformları engellemenin, çözüm sürecini sabote etmenin gayreti içindeler. Kardeşlerim, bunlar için kardeşliğimiz bir anlam taşımıyor. Bunlar için 77 milyonun birliği, dirliği, beraberliği anlam taşımıyor çünkü 780 bin kilometrekarede, 81 vilayette, 7 coğrafi bölgede siyaset yapmıyorlar. Lokal, mevzi siyaset yapıyorlar. Oradan da çıkamıyorlar. Biz ise her yerde varız. 81 vilayette varız. Vatandaşlarımızda, kardeşlerimizde, gönül dostlarımızda Köln'de de varız, Viyana'da da varız, Paris'te de varız, Lyonda'da varız. "ONLAR SALDIRACAK, BİZ SAVAŞACAĞIZ" Türkiye'de terör meselesini çözmek, ölümleri durdurmak, gözyaşını dindirmek için bir süreç başlattık. 30 yıldır devam eden terörü durdurma noktasına getirdik. Siyasete zemin hazırladık. Tabii ki birileri bundan rahatsız oldular. Terör lobisi, silah, kan, özellikle de faiz lobisi bundan ciddi şekilde rahatsız oldu. Oslo görüşmeleri üzerinden bir sabotaj girişimi yaptılar, engelledik. MİT Müsteşarımızı tutuklayarak, süreci bozmak istediler, engelledik. Paris'teki suikastlerle sabotaj yapmak istediler, onu da aştık. Gezi olayları dediler, 17 Aralık, 25 Aralık dediler, onu da aştık. Şimdi Lice olaylarıyla bayrağımıza yapılan o alçakça saldırıyla yeni bir sabotaj girişimi daha başlattılar. Bu haince sabotaj girişimlerinin bazılarının arkasında Pensilvanya çetesi var. Şu anda bayrağımıza yapılan saldırı üzerinden, çözüme sabotaj düzenleyenler arasında da yine Pensilvanya var. Yine onun altındaki CHP var, MHP var, bunları da aşacağız. Milletin ferasetiyle, vatandaşların hayır dualarıyla ülkenin üzerindeki kara bulutları dağıtacak aydınlık bir istikbale doğru yürümeye devam edeceğiz. Bütün saldırılara, engelleme girişimlerine, sabotajlara, tuzaklara rağmen Türkiye büyümeye, bölgesel ve küresel bir güç olma yönünde ilerlemeye devam ediyor. 12 yılda çok büyük badireler atlattık. En son Gezi olaylarını, 17 Aralık darbe girişimini atlattık. Onlar saldıracak, biz savacağız. Onlar taaruz edecek biz boynumuzu bükmeden dimdik duracağız. Onlar Türkiye'yi engellemek, durdurmak isteyecek biz istikrarla büyüyeceğiz. BÜYÜK BİR ÜLKENİN VATANDAŞLARI OLDUĞUNUZU UNUTMAYIN Onun için içerideki 77 milyon gibi, sizler de asla ümitsiz olmayın, boynunuzu asla yere eğmeyin. Hüzünlenmeyin. Yeise kapılmayın. Sizin ülkeniz büyük bir ülke ve daha da büyümeye devam edecek. Sizin ülkeniz, bütün gücüyle sizin arkanızda durmaya ve haklarınızı savunmaya devam edecek. Büyük bir ülkenin vatandaşları olduğunuzu unutmayın. Fransa vatandaşlığınızı da unutmayın. Pasaportunuzla, bayrağınızla, vatanınızla, milletinizle gurur duyun. Kültürünüzü, geleneklerinizi, kimliğinizi, özellikle de inancınızı ve dininizi asla unutmayın. Unutturmayın, ihmal etmeyin. Kendinizi, kendi kimliğinizi muhafaza ederken burada, Fransa'da, buranın diline bigane kalmayın. Eğitimden, sanattan, spordan, siyasetten kendinizi soyutlamayın. Bizim sizlere ihtiyacımız var. Fransa'nın sizin gibi yiğitlere, mert, dürüst, çalışkan insanlara ihtiyacı var. Asimile olmayın. Çocuklarınızın asimile edilmesine müsaade etmeyin. Altını çiziyorum, ancak entegre olmaktan da kaçınmayın çekinmeyin. İnancına güvenenin inanç özgürlüğünden, düşüncesine güvenenin de düşünce özgürlüğünden korkmaz. Onun için güçlüsünüz, kendinize inanın, kendinize güvenin ve bu yolda böyle yürüyün. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın her meselesinde yanlarında olacağız ve haklarını sonuna kadar aramaya devam edeceğiz. Sizlere çok önemli bir demokratik hakkınızı da teslim ettik. İlk kez Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olmak üzere artık sizler de Türkiye'deki seçimler için oy kullanabileceksiniz. Uzun bir mücadelenin ardından size bu hakkı teslim etmek bize nasip oldu. Mutlaka sandık başına gitmenizi rica ediyorum. Adayımızı henüz açıklamadık. İnşallah ay sonuna doğru açıklayacağız. Adayımıza Fransa'dan çok ama çok büyük oranda bir destek geleceğine inanıyorum." ENFLASYON YÜZDE 30'DU, ŞİMDİ O DA TEK HANELİ RAKAMDA Burada bir şeyi tabii sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum, artık 2002 Kasım'ındaki Türkiye yok, çok farklı bir yerdeyiz. Bakınız gayrı safi milli hasılası 230 milyar dolar olan bir Türkiye vardı, ama bugün 820 milyar dolar gayrı safi milli hasılası olan bir Türkiye var. Nereden nereye geldik. İhracatı 36 milyar dolar olan bir Türkiye vardı ama bugün ihracatı 156 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye var. Bütün engellemelere rağmen bakınız, devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, hamdolsun şimdi yüzde 8, yüzde 9 buralara düştü, bir ara 4,6'ya kadar düşmüştü, buradayız. Aradaki fark şimdi kimin cebinde, benim vatandaşımın cebinde. Enflasyon yüzde 30'du, şimdi o da tek haneli rakamda. Değerli kardeşlerim, devletin borcu göreve geldiğimizde gayrı safi hasılaya oranla yüzde 73'tü, şimdi yüzde 36. Bakınız nereden o da nereye geldi. ZAMANLA YARIŞIYORUZ Düşünün, 79 senede 6 bin kilometre bölünmüş yol yapıldı, bu güzelim ülkede. Biz 11 senede, 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Birilerini bu rahatsız ediyor. Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan yürüttü, biz de şimdi denizin altından Marmaray'la halkımızı yürütüyoruz, özelliğimiz bu. Marmaray'la yetinmedik bir adım daha attık, inşallah önümüzdeki yıl sonunda Marmaray'ın güneyinden bir de otomobillerin geçeceği çift katlı bir tüp geçit daha yapıyoruz. Önümüzdeki yıl o da bitiyor. Yetmedi, 1. köprü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir de şimdi üçüncü köprü, Yavuz Sultan Selim köprüsü, o da bitiyor. İnşallah onu da süratle devam ettiriyoruz ve önümüzdeki yılın sonuna yetiştirmeye çalışacağız. Zamanla yarışıyoruz, niye? Bu millete bu yakışır da onun için. 150 milyon kapasiteli, dünyanın en büyük havalimanı inşaatının ilk etabı 2017 yılında açılacak. Temelini attık. Bunu engellemek için bu paraleller neler yaptı, neler. Dedik ki ne yaparsanız yapın, biz bu temeli de atacağız ve o yola devam edeceğiz. Şu anda inşaatlar hızla devam ediyor TÜRKİYE MARKA ÜLKE OLACAK Bir taraftan da Kanal İstanbul'un ihalesine hazırlanıyoruz. Karadeniz'i Marmara'ya bağlayacağız. Türkiye marka ülke olacak, kendini bu eserlerle tanıtacak. Yan gelip yatarak bir şey olmaz. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Olay bu. Bunlarla yetinmiyoruz. İnşallah başkentimiz bir farklı değişiyor, Konya'ya git farklı değişiyor, Kayseri'ye gel farklı değişiyor. Erzurum öyle. Her yerde bu değişimi yaşıyoruz. Çünkü hasret kaldık bunlara ama unutmayın biz sizin dertliniziz. Durmak yok, yola devam. Yola çıkarken Aşık Veysel gibi bir şey söyledik, 'uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Böyle gideceğiz. Avrupalı Türk Demokratlar Birliğine bizi Lyon'da büyük coşkuyla, büyük bir aşkla bir araya getirdikleri için çok teşekkür ediyorum. Emeği geçen kardeşlerimi kutluyorum, kendilerine sağolsunlar diyorum ama seçim için o 4 günde aman ha sandıkları ihmal etmeyelim."