Esma Çakır - Roma / - KİMYASAL Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, Suriye’deki kimyasal silahların ülkeden çıkarılması ve imha edilmesine ilişkin Roma’da açıklamalarda bulundu. Üzümcü, Suriye’deki tüm kimyasal silah malzemelerinin imhasının Haziran ayını bulacağını belirtirken, muhalefet tarafından ortaya atılan, Esad rejiminin kimyasal silahlarının bir kısmını Hizbullah’a verdiği ve daha sonra geri almayı planladığı iddiasını ise, “Bu yönde bir kanıt yok” diye yanıtladı.



Ahmet Üzümcü, Suriye’nin kimyasal silahlarının imha edilmek üzere Amerikan MV Cape Ray gemisine yüklenmek için İtalya’daki bir limana getirilmesi öncesi, bunun hangi liman olacağına ilişkin açıklamanın yapılacağı gün Roma’ya geldi. Burada Dışişleri Bakanı Emma Bonino ile görüşen Üzümcü, bu konuda parlamentonun dışişleri ve savunma komitelerinde görüş-alışverişinde bulunması öncesinde Türk gazetecilerle bir araya geldi.



Suriye’deki kimyasal silahların başka yerde imhasının Eylül ayında,



başında olduğu örgütün icra konseyi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu (BMGK) tarafından kararlaştırıldığını hatırlatan Üzümcü,



“Bu çok olağanüstü bir durum. Dolayısıyla uluslararası toplumun ve ülkelerin yakın işbirliğini gerektiriyor. ABD bir gemi üzerine yerleştirdiği imha tesisleriyle kimyasal silahların bir bölümünü denizde imha edecek. Diğer bölümler ise bir kısmı İngiltere’de, bir diğer bölümü Almanya’da ve başka ülkelerde imha edilecekler” dedi.



ABD GEMİSİNDEKİ İLK KISIM KİMYASALLARIN İMHA SÜRECİ 45-90 GÜN



Bu çerçevede, kimyasalın Amerikan gemisine nakli için de bir liman gerektiğinin altını çizen Üzümcü, İtalya’nın bu konuda öneride bulunduğunu söyleyerek, “Bunu tamamen İtalya’nın uluslararası çabalara olumlu bir katkısı olarak değerlendirmek lazım. Ben de bunu memnuniyetle karşılıyorum. Bu operasyon en fazla iki gün sürecek” dedi.



Üzümcü, kimyasal silah malzemelerinin ilk kısmını taşıyan ve 7 Ocak’ta Lazkiye limanından ayrılan Danimarka bandıralı gemiden, ABD gemisine yüklenecek olan malzemelerin imhasının ise, 45 ile 90 gün arasında sürebileceğinin tahmin edildiğini dile getirdi.



DENİZDE KİMYASAL ATIK ENDİŞESİ YERSİZ



İmha sonrası artık maddenin denize gideceği endişesinin yersiz olduğunu savunan Üzümcü, “Bu kesinlikle söz konusu değil. Hem çevre düzenlemeleri bakımından hem de bizim sözleşmelerin yükümlülükleri bakımından mümkün değil. Aşağı yukarı 6-7 misline varan bir artık çıkıyor hydroloysis, nötralizasyon sisteminden sonra. Bunların hepsi gemide depolanacak. Ticari imha tesislerine gönderilerek, oralarda yakılarak imha edilecek. Nereye gidecek bu artıklar henüz belli değil. Bir ihale süreci başlattık, şu anda devam ediyor” diye konuştu.



İhale sürecinden sonra bu işlemin hangi ülkeler ya da tesislerde



gerçekleşeceğinin açığa kavuşacağını vurgulayan Üzümcü, “Bu tip maddeler ya da benzeri maddeler, sürekli olarak imha ediliyor böyle ticari tesislerde. Dolayısıyla bu çok olağan bir durum” dedi.



RİSKLİ BİR NAKLİYAT



Bir bölümü henüz Suriye’den çıkarılmamış olan kimyasal silah malzemelerinin nakliyesine ilişkin riskler ve provokatif bir saldırıyla karşılaşma endişesi olup olmadığı sorulan Üzümcü, “En zor kısmı, Suriye içindeki nakliyat kısmı; Lazkiye limanına kadar olan bölüm. Bu oldukça riskli olacak. Bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Bu tamamen Suriye’nin sorumluluğunda gerçekleştirilmesi gereken bir faaliyet” diyerek, savaş gemilerinin, İtalya’ya kadar kimyasal yüklü Danimarka ve Norveç gemilerine refakat edeceğini belirtti.



Esad rejiminin kimyasalların tamamını teslim ettiği ya da bir daha üretmeyeceğinin garantisi olup olmadığına değinen Üzümcü, “Suriye rejiminin kimyasal silah stoklarının tamamını bildirmediğine dair bazı ülkelerin şüpheleri varsa bunu kendilerine bildirmeleri gerektiğini söyleyerek, “Ancak bize bu yönde başvuruda bulunulmadı. Bulunulduğu takdirde, çok kısa bir süre için de bunları araştırma yeteneğimiz var” dedi.



SURİYE REJİMİ, ZORLUK ÇIKARMADI



Kimyasal silah malzemelerinin ülkeden çıkarılıp, imhasına ilişkin Suriye rejiminin şu ana kadar kendileriyle işbirliğinde bulunduğunu ifade eden Üzümcü, “Suriye rejimiyle herhangi bir zorluğumuz olmadı. Ve epey de ilerleme kaydettik. Bütün tesisleri denetlememiz mümkün oldu, üretim tesisleri kullanılamaz hale getirildi, bütün füze başlıkları imha edildi ve bunların denetlenmesi mümkün oldu. Nakil için hazırlıklar yapıldı, ulaşım araçları temin edildi” diye sözlerini sürdürdü.



Kimyasal silahların bir kısmının halen Suriye’de depolarda tutulduğunu anlatan Ahmet Üzümcü, bunların nakliyatının ne zaman yapılacağına dair henüz bir zaman çerçevesi veremediklerini, ancak Haziran sonuna kadar tüm bunların imhasının gerçekleştirilebileceğini düşündüğünü belirterek, bu yönde temaslarının sürdüğünü söyledi.



HİZBULLAH İDDİASI



Üzümcü, muhalif kanattan gelen, Esad rejiminin kimyasal silahlarının bir kısmını Hizbullah’a verdiği ve daha sonra geri almayı planladığına ilişkin iddiayı da, “Kimyasal silahların izinsiz bir şekilde başka bir ülkeye veya tarafa verilmemesi gerekiyor. Bu, bütün taraf ülkeler için geçerli, dolayısıyla böyle bir şey olursa bu sözleşmenin ihlali anlamına gelir. Fakat bu yönde bize bir bilgi ulaşmadı. Bu yönde bir kanıt yok. İddialar var, ama herhangi bir taraf ülke bize başvuruda bulunup bunun araştırılmasını isteyebilirdi, ancak bu yönde herhangi bir başvuru olmadı” diye değerlendirdi.



Üzümcü, 22 Ocak’taki Cenevre-2 Konferansı’ndaki görüşmelerin olumlu yönde gelişmesi halinde, kendi çalışmalarının da olumlu yönde etkileneceğini de vurguladı.



İMHA OPERASYONUNA TÜRKİYE’NİN KATKISI 100 BİN DOLAR



Suriye içindeki transfer işleminin tamamen Suriye makamlarının sorumluluğu altında gerçekleştiğini anlatan Üzümcü, ondan sonraki aşamaların da birçok ülkenin katkısıyla gerçekleştiğine değinerek, “Bizim bir fonumuz var. Başka ülkelerin yanı sıra Türk hükümeti de buna katkıda bulundu. Sürekli olarak öneriler alıyoruz. İngiliz hükümeti bir takım kimyasal silahları imha edeceğini söyledi. Almanlar aynı şekilde. İtalya fonumuza 3 milyon Euro verdi. Ayrıca bir liman tahsis edecek. Türk hükümetinin de bunu desteklediğini düşünüyorum” diye konuştu.



Kimyasal imhasına ilişkin kendi bütçelerinden 35-40 milyon Euro civarında bir para ayrıldığını söyleyen Üzümcü, Türkiye’nin katkısının ise 100 bin dolar civarında olduğunu açıkladı.



NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ ERKEN Mİ GELDİ?



16 yıllık çalışmalarından ötürü, Suriye’deki kimyasal silah imha operasyonu henüz bitmeden başkanı olduğu OPCW’ye geçen yıl layık görülen Nobel Barış Ödülü’nün erken verilip verilmediği sorulan Üzümcü, şöyle yanıt verdi: “Ödül komitesi başkanı Gagnant, 11 Ekim’de yaptığı açıklamada böyle bir soruya cevaben, 16 yıl boyunca kimyasal silahların imha çalışmalarının denetlenmesi konusundaki başarılı sonuçlar çerçevesinde bu ödülün örgüte verildiğini söylemişti. Suriye daha fazla görünürlük kazandırdı. Bu komitenin takdiridir. Ben örgütün başındaki kişi olarak bunun erken olduğunu düşünmüyorum. Çok memnuniyet yarattı ve bizim çalışmalarımıza önemli bir teşvik oldu.”